Kelebek Magazin

’30 yılda 4,8 milyon hektar tarım arazisini kaybettik’

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Toprak Bayramı’nda yaptığı açıklamada “30 yıllık bir süreçte 4,8 milyon hektar tarım …

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Toprak Bayramı’nda yaptığı açıklamada “30 yıllık bir süreçte 4,8 milyon hektar tarım arazisini kaybettik” dedi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar Toprak Bayramının 77’inci yılı nedeniyle basın açıklaması gerçekleştirdi.

Gıdaya erişimde toprağın en önemli değer olduğuna dikkat çeken Bayraktar, “Toprağa ve toprakta üretim yapan çiftçiye yeteri kadar değer verilmemektedir. Ülkemizde tarım arazileri yıldan yıla azalıyor, kırsalda genç nüfus azalıyor, maliyetler nedeniyle çiftçi üretmekte isteksiz davranıyor. Sonuç olarak son yıllarda Toprak Bayramı bayram coşkusu ile kutlanamıyor. Ülkemizde topraklar yeteri kadar korunamıyor” diyerek şöyle devam etti:

“Topraklarımızın tuzluluk, çoraklaşma, yanlış kullanım gibi nedenlerle kalitesi bozulmakta ve diğer taraftan da erozyon, amaç dışı kullanım ile de topraklarımız kaybedilmektedir. Ayrıca, tarım arazilerimizin küçük, parçalı, dağınık, çok hisseli olması ve sulama imkânlarının halen yetersizliği ile verimli kullanımı da sağlanamamaktadır. Nitekim yüzölçümü 78,35 milyon hektar olan Türkiye’nin, uzun ömürlü bitkilerle beraber toplam arazi miktarı 1990-2020 döneminde 27,9 milyon hektardan 23,1 milyon hektara geriledi. Yani 30 yıllık bir süreçte 4,8 milyon hektar tarım arazisini kaybettik.

Ülkemizde en fazla tarım arazisine sahip olan Konya ilinde, son 10 yılda tarım alanları yüzde 10,5 azalmıştır. Aynı dönemde tarım arazilerinin en fazla olduğu illerimizden sırasıyla Şanlıurfa’da yüzde 16,6, Sivas’ta yüzde 17,8, Yozgat’ta yüzde 15,7, Çorum’da yüzde 12,5, Adana’da yüzde 12,4, Mersin’de yüzde 13,1, Kırşehir’de yüzde 17,6, Mardin’de yüzde 12,9, Edirne ilinde yüzde 14,0, Malatya’da yüzde 11,9, Muş’ta yüzde 12,3, Hatay’da yüzde 16,9 ve Kastamonu’da yüzde 13,4 oranında azalma gerçekleşmiştir.”

TOPRAKLARI BOŞ BIRAKMA LÜKSÜMÜZ YOK

Dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarının hızla arttığı bir dönemde ülkemizin topraklarını boş bırakma lüksü yoktur” vurgusu yapan Bayraktar şunları ifade etti:

“Stratejik ürünlerimizden buğdayın 2021 yılında ekim alanı 6,7 milyon hektardır. Biz buğdayın ekim alanına yakın bir alanda ülke olarak üretim yapamıyoruz. 6 milyon hektar alanda çiftçiye sanayicinin talep ettiği kaliteli üretimi yaptırabilmeliyiz. Bunu başarabilirsek, 2021 yılında yapılan toplam 8,1 milyon ton buğday ithalatına ihtiyaç duymak bir yana ihracat yaparak tarımın ülke ekonomisine katkısını artırabiliriz. Diğer taraftan üretim planlamasının yapılamaması, sözde değil, tarafların hakkını koruyan gerçek anlamda sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılamaması, artan üretim maliyetleri, ürün satış fiyat belirsizliği gibi nedenler çiftçinin dönemsel karar almasına neden olmaktadır.

Tarımda plansızlık ve kontrolsüzlük üretimin şeklini de değiştirmektedir. 2002 yılından bu yana ülkemizde işlenen tarla alanı ve uzun ömürlü bitki alanı toplamda 26,5 milyon hektardan 3,4 milyon hektar azalmayla 23,1 milyon hektara düşmüştür. Toplam tarla bitkisi alanları 23,9 milyon hektardan 4,3 milyon azalmayla 19,6 milyon hektara gerilemiştir.

Buna karşılık meyve bahçeleri, bağ ve zeytinlik gibi uzun ömürlü bitkilerin toplam alanı ise 2,6 milyon hektardan yaklaşık 900 bin hektarlık artışla 3,5 milyon hektara ulaşmıştır. Bu durum bize tarla alanlarının meyve bahçesi ve bağ alanına dönüştüğünü göstermektedir. Ancak bu dönüşüm sadece üreticinin kısa vadeli anlık kararına bırakılmamalı, Bakanlığımızca ülkemizin tarla bitkilerine olan ihtiyacı dikkate alınarak belli bir destekleme politikası çerçevesinde gerçekleştirilmelidir.

Örneğin; buğdaydan beklediği geliri elde edemeyen üretici tarlasını, oldukça yüksek bahçe kurma masrafını göze alarak, o sene fiyatı yüksek olan meyve bahçesine dönüştürmekte ancak bir süre sonra plansız üretim nedeniyle umduğunu bulamayabilmektedir.

Buğday üreticisinin meyve ve sebze üretimine yönelmesi, gelecekte buğday üretimi için en büyük tehditlerden birini oluşturacaktır.”

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ