Kelebek Magazin

375 yıllık çınar ağacına Hüseyin Avni Dede’nin adı verildi: Bunu yaşarken görmek beni çok mutlu etti

58 yıldır Beyazıt’ta bulunan Sahaflar Çarşısı’nın girişindeki çınarın altında, kendi şiir kitaplarını ve çeşitli antikaları satan Hüseyin Avni …

58 yıldır Beyazıt’ta bulunan Sahaflar Çarşısı’nın girişindeki çınarın altında, kendi şiir kitaplarını ve çeşitli antikaları satan Hüseyin Avni Dede’nin ismi altında satış yaptığı çınara verildi. 375 yıllık çınar artık Hüseyin Avni Dede Çınarı olarak anılacak.

Fatih ilçesinde 1954 yılıında doğan Hüseyin Avni Dede, 10 yaşında Sahaflar Çarşısı’nın Beyazıt girişindeki çınar ağacının altında babasıyla şiir kitapları ve antika eşyalar satmaya başladı.

58 yıl boyunca çınarın altında satış yapan Dede, Beyazıt Meydanı’nın simgelerinden biri oldu. Babası Durmuş Dede gibi şair olan Hüseyin Avni Dede, hâlâ aynı şekilde geçimini sağlıyor.

İBB, ‘Anıt Ağaç’ projesi kapsamında Hüseyin Avni Dede’nin altında satış yaptığı ağacı da anıt ağaç olarak belirledi. Dede’nin ismi de Doğu Çınarı’na (Platanus orientalis) verildi.

“OKUL YILLARINDAN BERİ GELİRİM”

Hüseyin Avni Dede, hikâyesini şöyle anlattı: “Burada genelde kendi şiir kitaplarımla, koleksiyon paralarını, değişik objeleri pazarlıyorum. Eskiden burada herkes bir şeyler satardı, oradan bir alışkanlık haline geldi. Geçit yoktu o zaman burada. Buradaki arkadaşları Topkapı’ya gönderdiler. Ben de gittim oraya ama 3 ay durabildim. Sonra tekrar buraya geldim. 1968 senesiydi. 1964’te buraya gelip babamın kitaplarını pazarlıyordum. Okul yıllarından itibaren buraya gelince o durum beni buraya bağladı, çocukluğum burada geçti. 10 yaşından beri buradayım şu anda da 68 yaşındayım. 58 senedir bu çınarın altındayım.”

“ÇINARDA RUH VE DUYGU BULUYORUM”

“Bu çınarla omuz omuza verdik, beni yağmurdan koruyor. Ne şapka kullanıyorum ne şemsiye… Genelde karda yağsa, yağmur da yağsa onun altında duruyorum. Bu çınarda ben ruh ve duygu buluyorum. Bir dönemler 5. kitabım çıktığında, ağaçta tabela vardı, ‘Tek Şekerli Çınar Ağacı’ diye. O tabeladan dolayı, ağaca posta kodu verdiler. Mektup ve telgraflar buraya gelirdi. Çaycının, simitçinin ve esnafın mektupları bana gelirdi ben dağıtırdım. ‘Çınara gelen mektuplar’ derdik onlara. Bu ağaç posta görevi de gördü. Yaşarken ismimin bu çınara verildiğini görmek çok mutlu etti. Ben bir talepte bulunmamıştım ama herkes bana ‘Senin buraya heykelini dikecekler’ derdi. Ben de gülümsüyordum ama bunu yaşarken görmek beni çok mutlu etti.” (DHA)

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ