Kelebek Magazin

794 yıllık şaheserde üç boyutlu motif işçiliği dikkat çekiyor

Anadolu’nun El Hamra’sı olarak da nitelendirilen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, mimari yapısıyla ilgi topluyor.

Sivas’ın Divriği ilçesinde, Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde, 1229 yılında yaptırılan ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’nın taşları oyulup, üç boyutlu işlenen motif ve süslemeleri ilgi görüyor. Güneşin doğuşundan batışına kadar birçok konuda ince hesaplamalar yapan mimar ve ustaların inşa ettiği Anadolu’nun El Hamra’sı olarak da nitelendirilen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, mimari yapısıyla ziyaretçilerini ağırlıyor.

Evliya Çelebi‘nin de Seyahatname’sine konu olan caminin özellikle ‘batı’, ‘cennet’, ‘darüşşifa’ ve ‘şah’ kapılarının süslemeleri, taş oymacılığının zirve noktası olarak görülüyor. Caminin ortaya çıkan sırlarından en önemlisi ise batı kapısında ikindi vakti güneşin açısına bağlı olarak namaz kılan erkek silüetiyle, cennet kapısında sabahın erken saatlerinde ortaya çıkan namaz kılan kadın gölgesi olarak biliniyor. Gölgelerin ise cami ve darüşşifayı yaptıran Ahmet Şah ile eşi Melike Turan Melek’e ait olduğu nitelendiriliyor.

“MİMARİDEN ÇOK BEZEME KÜLTÜRÜ HAKİM”

SCÜ Mimarlık, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Uğur Tuztaşı, caminin bir defaya özgü eser olduğunu belirterek, “Bu eseri yapan ustaların bir maketle ya da bir çizimle kesinlikle idareye sunduğunu, özellikle Alaaddin Keykubat’ın bile eserin yapılmadan önceki halini gördüğünü düşünüyorum. Bu eserde çünkü mimariden çok bezeme kültürü hakim. Eser tamamen bezeme kültürüyle öne çıkıyor” dedi.

ETİKETLER:
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ