Prof. Dr. İoanna Kuçuradi: İnatla umutluyum
Bu yıl 28. Aydın Doğan Ödülü duayen felsefeci ve insan hakları savunucusu Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye verildi. Kuçuradi “İnatla umutluyum, bu benim yaşam biçimim’’ sözüyle yine geceye damgasını vurdu.
‘’Aydın Doğan Ödülü’’ her yıl ‘’Aydın Doğan Vakfı tarafından kültür, sanat, edebiyat, bilim gibi farklı alanlarda toplumsal hayata iz bırakan kişi ve kurumlara veriliyor…
Ödülün; bu yılki sahibi, felsefe ve insan hakları konusundaki çalışmalarıyla ülkemizin adının uluslararası kültür ve felsefe ortamlarında uzun yıllardır gündemde olmasına katkılar sağlayan “Hocaların Hocası” İoanna Kuçuradi oldu.
Hilton İstanbul Bosphorus’ta 2 Aralık akşamı düzenlenen ödül töreni, Aydın Doğan Güzel Sanatlar Lisesi mezunu, halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuarı Opera Bölümü öğrencisi Zeynep Temel’in mini konseriyle başladı. Genç yetenek, performansıyla herkesi büyüledi…
‘’ÇAĞIMIZIN ANTİGONE’Sİ’’
Gecenin açılış konuşmasını yapan Aydın Doğan Vakfı Başkanı Arzuhan Yalçındağ; ödülün amaçları, ölçütleri ve hedefleriyle tam anlamıyla örtüşen, gerçek bir eğitimci olan Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’ye verildiğini belirtti.
Yalçındağ, ’’Dostlarının ifadesiyle; O, çağımızın Antigone’si: Sözünü sakınmayan, gereksiz konuşmalardan kaçınan, sabırlı ama ilkelerinden asla taviz vermeyen bir kişilik. Onunla aynı çağda yaşamış olmanın hepimiz için büyük bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum” dedi.
ÖDÜLÜN ANLAMI
Yalçındağ’ın konuşmasının ardından sahneye alkışlar eşliğinde çıkan Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, ödülünü Aydın Doğan Vakfı Kurucusu ve Onursal Başkanı Aydın Doğan ve İstanbul Valisi Davut Gül’ün elinden aldı.
Her zamanki mütevaziliğiyle hiçbir zaman bir ödül beklentisi olmadığını ancak aldığı ödülün ‘’yaptıklarının görüldüğünü’’ anlamına geldiği için kendisini çok mutlu ettiğini belirten Kuçuradi, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Bana bu ödülü veren Aydın Doğan Vakfı’na, başkanına, müdürüne, bütün çalışanlarına ve pek tabii ki ödül jürisi üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Bir ödülü verirken, verilene ‘senin yaptıklarının değerinin farkındayız’ denmiş oluyor. Bunun için, yaşamın her alanının gelişmesine katkıda bulunanlara verilen bu ödülü veren Vakfın kurucusu Aydın Doğan Bey’e de şükranlarımı bildirmek ve onu kutlamak istiyorum.
Sınırlarına vararak toslayıp duran postmodern denen çağın “bedava olan hiçbir şey artı değer getirmez” mottosunun dile getirdiği gibi, her şeyin eşdeğer olduğu savunan bir karşı çıkış oluyor bu ödül. Bu karşı çıkış da birçok insanın kapıldığı umutsuzluğun üstesinden gelmesine de katkıda bulunuyor. ‘’
Binlerce öğrenci yetiştirdi
Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve aynı zamanda İnsan Hakları Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Türkiye’de 50 yılı aşkın bir süredir felsefe yapıyor, öğrenci
yetiştiriyor.
Alkış yağmuruna tutuldu
Gecenin en ilgi çekici bölümlerinden biri de Yazar ve sunucu Yekta Kopan’ın, Kuçuradi ile yaptığı kısa söyleşiydi. Dinlemeye doyamadık…
Kopan’ın; felsefi yaklaşımı, ve insan hakları mücadelesi üzerine sohbet ettiği Kuçuradi “İnsan hakları hukuk değildir. İnsan hakları, etik ilkelerdir. Etik ilkeler olduğu için, hukukun oradan türetilmesi gerekiyor. Eğer bir konuda adaleti sağlamak istiyorsak, hukukun oradan türetmesi ve sürekli uyanık gözlerle bunları izlemesi gerekir” sözleriyle dikkat çekti.
Kopan’ın, söyleşinin sonunda “Türkiye’de ve dünyada olan biten bunca şeye rağmen hâlâ umutlu musunuz? sorusuna ise Kuçuradi ‘’Evet hem de inadına… Bu benim yaşam biçimim…” yanıtını verince büyük alkış aldı.
‘Sözünde durmak değerli bir şeydir’
Tüm hayatını felsefe öğretimi ve “İnsan Hakları” için mücadeleyle geçiren, etik değerlerin yerleşmesi için büyük çaba harcayan Kuçuradi, gecede felsefi görüşünü destekleyen bir anısını şöyle anlattı:
Hindistan’da katıldığım bir toplantı sonrası bizi Bombay’a 2 saat mesafedeki Fil Adası’na götürdüler.
Orada 12. Yüzyıl’dan kalma kaya heykelleri vardı. Çok fakir bir yerdi.
Nüfusu da çok azdı. Yolda fil bibloları satan işportacılar vardı. Onlardan birine ‘’dönüşte alırım’’ dedim. Gezeceğimiz yer için yokuş çıkmamız gerekiyordu çünkü. Döndüğümde aldım filleri… Satıcı bir iki adım attıktan sonra arkamdan gelip, ‘’Siz sözünüzde durdunuz’’ diyerek bana bir fil hediye etti.
Herhalde adamı atlatmak için ‘’alırım’’ diyerek, almıyorlardı filleri. Ben dönüşte alırım dedim ve aldım filleri… Değerlerin memleketi yok. İnsanın verdiği sözü tutması değerli bir şeydir.’’