Oya deyip geçmeyin
Anadolu kadınının muhteşem eseri iğne oyalarının bir süs unsuru olmanın ötesinde bir de dili olduğunu biliyor muydunuz? Adnan Memiş Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı tarafından hazırlanan Oya belgeselinden işte bunu ve çok daha fazlasını öğreniyoruz…
Dünyada sadece Anadolu’da bir kadın halk sanatı olarak yüzyıllardır yaşayan, iğne ve iplik kullanılarak yapılan ve günümüze taşınan iğne oyaları, çok özel anlamlar barındırıyormuş meğer… Çoğu zaman kadının sesi olup, duygu ve düşüncelerini yansıttığı bir dile dönüşmüş. Sessiz ama çok manalı mesajlar verilmiş oyalarla…
Keza Anadolu’nun bazı yörelerinde gelin, çocuğu olmadan kayınpederi ve kayınvalidesiyle konuşamazmış.
İşte o zaman oyalar devreye girer, gelinler tüm duygu ve düşüncelerini onlarla anlatırmış. Günümüzde ise oyalarla ev geçindirmeye çalışıyor pek çok kadınımız…
ÇOK YÖNLÜ BİR PROJE
İşte bu bilgiler ve daha fazlası Adnan Memiş Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı’nın (AMEKS) Oya Projesi kapsamında hayata geçirdiği ‘’Anadolu Kadınının Eşsiz Sanatı Oya’’ adlı belgeselde yer alıyor. Proje, Vakfın Başkanı Adnan Memiş’in son 20 yıla yakın sürede çeşitli bölgelerden topladığı iğne oyalarından oluşan koleksiyonuna dayanıyor. Projenin ilk ürünleri olan kitapların sunumu, Oya Belgeseli özel gösterimi ve Oya Projesi’nin tanıtımı geçtiğimiz günlerde Doğuş Otomotiv’in katkılarıyla Sakıp Sabancı Müzesi’nde yer alan the Seed’de gerçekleştirildi.
Sevinç Baloğlu
4 YILLIK EMEĞİN ÜRÜNÜ
Belgesel, Anadolu’da, hüzünlerini, sevinçlerini iğne ve iplikle yaptıkları eserlere yansıtan Anadolu kadınına ve dünyada tek olan oya sanatına odaklanıyor.
Bunun için Bursa ve Nallıhan başta olmak üzere pek çok şehir ve köye gidilmiş. Yönetmen ve senarist Sevinç Baloğlu, yoğun arayışlar sonucunda Bursa’da oya ipliğini ipek böceği yetiştirerek üreten köydeki tek kadın Gülbiye Hanım’la tanışınca proje hayata geçmiş. 4 yıllık bir emeğin ürünü olan belgeselde Gülbiye Bayram ve torunu Ada başrolde.
Doğrusu çok da başarılı bir iş çıkarmışlar. Torunu Ada’ya ipek böcekçiliğini ve oya ritüellerini masallarla anlatan Gülbiye Hanım ile çok sevdiği bir oyanın peşinde yollara düşen bir koleksiyoner (Adnan Memiş) eşliğinde anlatılıyor oyanın öyküsü…
Sıcacık ve etkileyici belgeselde ipek böcekçiliğinin meşakkatli yönleri ve iğne oyalarına harcanan büyük emek gözler önüne seriliyor.
Oyaları ile öne çıkan Bursa, Nallıhan, Gönen, Biga, Bergama, Ödemiş, Tire, Muğla, Datça, Tokat ve Amasya’daki çekimlerde oyaların düğün, kına gecesi, sünnet düğünü gibi özel günlerin yanı sıra günlük yaşamdaki varlığı da yer alıyor.
Bu arada filmin baş kahramanlarından Gülbiye Hanım 3 ay önce vefat etmiş ve kendi filmini izleyememiş. Ancak torunu Ada, gösterime katıldı ve buruk bir sevinç yaşasa da alkışlarla gururlandı.
Vakıf Başkanı Adnan Memiş
‘Dünya’ya tanıtacağız’
20 yıl önce başlayan oya sevdasıyla Anadolu’yu karış karış dolaşan ve sonunda Oya Projesi’ni Türk kültürüne armağan eden Vakıf Başkanı Adnan Memiş ile gösterim sonrası görüştüm. Çok mutlu çok da gururluydu. “Belgeselimiz kitaplar, yarışmalar, sergiler, müze ve kooperatif gibi kapsamlı bir çalışmanın parçası” diyen Memiş, hedeflerinin oya kültürünü desteklemek, Dünya’ya tanıtmak ve geleneksel özelliklerini koruyarak yarınlara aktarabilmek olduğunu söyledi.
Herkesi çok etkileyeceğini düşündüğüm bu belgeselde emeği geçen başta Adnan Memiş olmak üzere, Yönetmen ve senarist Sevinç Baloğlu’nu, belgesele dünyaca ünlü Sanat Tarihçisi, Akademisyen ve Yazar Prof. Dr. Nurhan Atasoy’u, Dr. Gönül Paksoy’u ve küçük Ada’yı yürekten kutluyor, Gülbiye Hanım’ı da rahmetle anıyorum…