Türkiye’de sadece bir ot olarak görülüyor ama Roma eserlerinde bile adı geçiyor: Bu bitki vitamin deposu
Beyninizi ve kardiyovasküler sisteminizi sağlıklı tutmak için tüketilebilecek sebzelerin başında gelen semizotu aynı zamanda bulunması oldukça kolay bir bitkidir.
Semizotu içeriğindeki antioksidanlar ve besin değerleri sayesinde vücuda faydalı olmasının yanı sıra, sindirim sistemine de olumlu etkiler sağlar. Pek çok kişi, semizotunun sağlık için faydalı olabileceğini bilmeden onu bir ot olarak görse de, bu bitki aslında besleyici özellikleriyle oldukça değerli.
Beyni ve kardiyovasküler sistemi sağlıklı tutmaya yardımcı olan semizotu, hızla büyüyen ve bulunması oldukça kolay bir bitkidir. Ancak, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de sıklıkla semizotu sadece bir ot olarak görülüyor ve birçok kişi besin değerlerinin farkında değil.
Yabancı mutfaklarda özellikle salatalarda tercih edilen bu bitki, boş arazilerde, yol kenarlarında ve diğer bitkilerin büyümesine elverişsiz alanlarda da yetişir. Semizotu, tek başına veya yeri kaplayan yeşil bir halı şeklinde büyüyebilir ve aşırı çevre koşullarına çok iyi adapte olur.
Kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi mineralleri içeriyor
Tek yıllık bir bitki olup, çeşitli tıbbi faydalar da sunan semizotu solunum rahatsızlıklarının yanı sıra karaciğer ve böbrek iltihapları ile ülserlerin tedavisinde de etkilidir.
Roma İmparatorluğu zamanından beri tıbbi eserlerde adı geçen semizotunu Daçyalılar, şifalı olarak kullanmış. Bu nedenle, hem besleyici hem de tedavi edici özellikleriyle sağlık üzerinde önemli olumlu etkiler sağlar.
Semizotu, yağ asitleri, vitaminler ve minerallerin yanı sıra flavonoidler, alkaloidler, terpenler ve organik asitler içerir. Ayrıca, Omega 3 yağ asitleri ve A, C, E ile B vitaminleri gibi antioksidan bileşikler açısından da zengindir. Bu özellikleri sayesinde, semizotu özellikle İspanya, İtalya, Yunanistan, Kıbrıs, Türkiye ve Çin gibi ülkelerde yaygın olarak tüketilir.
Semizotu, özellikle stresli koşullar altında yetiştiğinde, kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi mineralleri daha fazla içerir.
Bu koşullarda bitki, faydalı bileşiklerin konsantrasyonunda bir artış gösterir. Tüketilmesi için en uygun zaman, çiçeklenmeden önceki dönemde, sürgünler ve genç yapraklar sulu olduğunda, çünkü bu dönemde bitki hoş ve taze bir tada sahiptir.