Kelebek Magazin

Aleyna Kalaycıoğlu’ndan Survivor itirafları: “Adanın yarısı ile anlaşamıyordum”

Bütün o yorgun süreçlerin sonucu olarak oraya varınca var olan his neydi?  En büyük hayalim son 4’e kalmaktı. Evet, şampiyonluk vardı ama 30 …

Bütün o yorgun süreçlerin sonucu olarak oraya varınca var olan his neydi?

 En büyük hayalim son 4’e kalmaktı. Evet, şampiyonluk vardı ama 30 kişiye yakın insan elendi. Birleşmeden önce son 10’a kalsam dahi iyi diyordum. Birleşmeden sonra ekstra bir öz güven geldi bana ve kendime “Benim hiç kimseden hiçbir eksiğim yok. Neden kendimi sıkıyorum böyle? Son 4’e kalıp o koltuğa oturacağım” dedim.

O koltuğa oturmak birinci olmak gibi bir duygu.

 Şu duygu çok iyiydi. Biz hiçlikten çıktık ve bir anda uçağa bindik. Hayal gibi. Yaşadığım o gün benim için büyük bir hayaldi.

Nasıl geçti o gün?

 Uçağa bindik. Bir anda herkes, herkesle iyi geçinmeye başladı o son 4’e kalmanın verdiği mutluluk ile. Odalarda tutulduk zaten. Bir de uçaktan indikten sonra korudular bizi göstermiyorlardı. Adadan çıkmışız zaten herkes şoka girdi. Manzarası, o konuşmalar, o hisler… Hiç unutulmaz. İnanılmaz büyük bir anı benim için.

Neticede yarışmadan çıktıktan sonra yarışmanın etkisiyle var olan ve büyüyen bir kitlenin yönetimini bir insan nasıl öğreniyor? Etkileşim kurarak mı anlıyorsun? Aleyna fanları ile bağın nasıl?

 Fanlarımı çok seviyorum. Aslında hepsi kardeşim yaşındalar ve kardeşim gibi görüyorum hepsini. Beni örnek alıyorlar, bunu biliyorum. “Aleyna abla ne giydin? Aleyna abla nereye gittin? Aleyna abla hangi ojeyi sürdün?” DM kutum sürekli bu tür sorular ile dolu. Tabii ki ben de hepsine cevap veremiyorum. Zaman zaman story’ler atıyorum, jest’ler yapıyorum. İnşallah şubat sonunda bir buluşma yapacağım hepsi ile. Covid var ama maske ile sarılmayı düşünüyorum. O fanlık sevgisi çok ayrı bir şey. Ben de bir Rihanna fanıydım. Oradan hissediyorum. İnşallah şubat sonu görüşürüz hep birlikte. Hepsini çok seviyorum.

Yarışma bittikten sonra şarkı çıkardın. Kendini neye dönüştürmeyi düşünüyorsun? Bu alanda mı ilerleyeceksin yoksa oyunculuk gibi farklı alanları da deneyecek misin? Hayata karşı ne beklentin var?

 Benim hayatım, geçen sene değişti. Ben çok farklı bir yolda ilerliyordum. Yurt dışında okumak için senelerimi verdim. IELTS’ler, TOEFL’ler, krediler çekildi. Annem burada arabasını sattı, benim okuluma yatırdı. Tamamen kızına yatırım yapan bir kadın vardı benim hayatımda ve Cansu’nun durumu da ortada. Bunun üstüne ben de zaten hep bir sorumluluk duygusu vardı. Annem babam ayrıldı. Bu konulara çok girmek istemiyorum ama hep böyle travmalı bir çocukluk geçirdim. Üstüne Cansu’nun bu olayı… Çünkü doktor hatası yüzünden olmuştu. Annem tek başına mücadele ederken benim için hayatını çok büyük bir riske attı. “Senin okumanı istiyorum, başlarım mala mülke.” dedi annem. Evini sattı, arabasını sattı. Benim için 2 varlığını sattı. Sırf ben dil öğreneyim, hedeflerime ulaşayım diye. Ben oradayken bu sorumluluğu hiçbir zaman bırakmadım. Çok arkadaşım var orada gidip geri dönen. Çalıştım, burs kazandım, istediğim bölüme girdim. Sonra kışın pandemideyken Türkiye’ye geldim. Online derslerimi yaparken Survivor’a başvurdum. 10 tane elemeden geçtim ve seçildim. Şunu fark ettim; insanlar bu medya sektörüne girebilmek için ömrünü veriyor. Benim finalde ayağıma kadar teklif geliyor. Oyunculuk anlamında değerlendirelim, derslere başla bir görelim diyorlar. Ben bunlara nasıl hayır diyeyim? Çok genç yaşta içimde geliştirebileceğim bir Aleyna varsa ben şu an bunlara hayır diyemem. Ama sanırım hayatımın en değişik ve en heyecanlı zamanlarını yaşıyorum. Müzik alanında ilerlemek istiyorum. Eğer kendimi keşfedebildiğim farklı yerler çıkarsa oradan da ilerlerim. Hayat bu sonuçta.

Pandemide geldin ve online devam ediyorsun. O sırada Survivor’a başvurdun. Annen bir şey demedi mi?

 Annemlere çok yansıtmadım. Ben gidene kadar kimse bilmiyordu. Sonlara doğru annem ve kardeşime söyledim. Hatta ailemden birkaç kişi küstü bana.

Sence neden seni seçtiler? 

Farkındalık yaratmak önemli. Enerji olabilir.

O görüşmelerde ne kattın?

 Sanırım orada uçak mühendisliği okumam çok dikkat çekti. Çünkü orada katılan herkes BESYO, voleybol hakemi, antrenör gibi spora bağlı idi. Ben burslu voleybol oynuyordum. Amerika’da uçak mühendisliği okuyorum deyince bir baktılar ne oluyor diye. Ben, onun çok büyük bir kapı açtığını düşünüyorum. Bu yurt dışı yolu, bana böyle bir kapı açtı. Ben normalde İstanbul Üniversitesi’nde okuyorum deseydim belki bu kadar farkındalık yaratmazdı.

Normal hayatında da insanları sosyal anlamda etkiler misin?

 İnsanlar, bana hep ön yargılı yaklaşıyor.

Neden?

 Burnu havada, soğuk derler bana. 3 gün önce bir ortama girdim. Orada daha önce gördüğüm birisi, bir diğerine benim için çok soğuk bir kız diyor ve o da bunu ağzından kaçırıyor. Ben de bir düştüm. Ben mi soğuğum? Bu arada sevmediğim insana karşı yine çok soğuk olmam. Bana çok kötü bir şey yapmadığı sürece hep sıcakkanlıyım ama aslında soğuk olmak gerekiyor.

Vaktin nasıl geçiyor?

 Yarışmadan çıktıktan sonra 6-7 ay kendime gelemedim. Evden çıkmak istemiyorum, insanların içine gitmek istemiyorum, yoruluyorum, sürekli bir uyku hali. Çünkü orada özgürlüğün yok. 7’de uyandırılıyorsun, çantanı alıp safariler ile oradan oraya gidiyorsun, oyun öncesi bekliyorsun… 6 ayım sıfır özgürlükle geçti. Bir anda o süreçten çıkınca da uyumak istiyorum, yemek istiyorum. Survivor öncesindeki Aleyna, çok daha düzenli ve spor aşığıydı. Şu an spora o kadar zorla gidiyorum ki. Ben, Amerika’dayken saat 7’de kalkıyordum her gün kardiyo yapıyordum.

En son en çok istediğin şey neydi?

 En son en çok istediğim şey bir an önce davanın çözülüp kardeşimin imkanlarına kavuşması.

En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşabilir misin?

 Dün çok ağladım. Çok spontane gerçekleşmiş bir olay. Bazen gelirsin, içine çok biriktirirsin ve çok sebepsiz bir yere ağlarsın. Tamamen öyle bir an yaşadım. Ben insanlara kolay kolay hayır diyemiyorum. Ama onu içime atarım. İkili, üçlü ilişkilerde çoğu insana hayır diyemediğim için iyi geçinelim, kötülüğe gerek yok derken arada kalıyorum. Bunun verdiği doygunluk ile bir ağlama geçirmiştim.

En son en çok neye hayır dedin?

 Siyah giymeye. Çünkü siyah giymeyi sevmiyorum. Türkiye’de herkes koyu renkli giyiniyor. Renk yok ülkede. Bunu çok fark ediyorum. Biraz renkli giyinelim.

En son en çok neye şaşırdın?

 Sosyal medyada bütün herkes mutlu görünüyor. Çok mutlu görünen birçok çift sayabilirim. Ama herkes mutsuz ilişkilerinde. Buna çok şaşırmıştım. Daha dün fotoğraf paylaştılar, çok mutlular. Ama ilişkilerin içinde insanlar mutsuzlar. Demek ki ne kadar mutsuzsan o kadar mutlu yansıtmaya çalışıyorsun. Artık kimse ilişkilerinde eskisi kadar mutlu değil.

Neden sence?

 İnsanların birbirine karşı tahammülü azaldı. Ekonomik sıkıntılar…

İnsanların ilişkilerinin mutsuzluğa dönüşmesinin nedenleri bunlar mı? Artık o kadar çok her şeyi tüketiyoruz, doymuyoruz ve tamamlanmıyoruz ki daha fazlasını istiyor olamaz mıyız?

 Erkek milleti doymuyor. Ben, onu fark ettim. Çevremde şu çok fazla var. Adam evli ama bir orada, bir burada. Artık normal bir şeymiş gibi. Enteresan olan da şu; evde oturan kadınlar buna göz yumuyorlar. Ben zaten ana karakterim modundalar. Bu da bana çok garip geliyor. Bu bir ihanet değil mi? İhanet, kabul edemeyeceğim tek şey. Bence hiçbir kadın kabul etmemeli zaten bunu. Hiçbir erkek de aynı şekilde. Erkekler için de aynı şeyi söylüyorum. Bir insan özel ise tek hissetmeli.

Bazı insanlar güzel bir şey yaşıyor ve bitiyor. Sonra başka kalbini çarptıran bir şey olunca onu yaşayabiliyor. Bazı insanlarda da iz bırakan biri oluyor. Onun dışındaki her şey böyle şekillenebiliyor. Sen de böyle bir şey yok mu? Defterleri kapatan biri misin?

 Geçmişte bana çok şey öğretti dediğim kimse yok. Ama iyi ki o süreç geçmiş, hiçbir ilişkimden asla pişman değilim. İyi ki o süreç öyle geçmiş. Bana iyi gelmiş demek ki onunla birlikte olmuşum.

İlişki konusunda gamsız olduğunu düşünüyor musun?

 İlişki konusundan gamsız olduğumu düşünmüyorum. İlişki sonrasında evet gamsızlaşabiliyorum. Ki bence herkes öyle olmalı. Ben, ilişkideyken aşırı seviyorum.

Ona aslında öyle olmadığını anlatır mısın?

 3-4 sene önce başıma kötü bir olay geldi. Çok sevdiğim ve abim dediğim bir insan, gurbette olduğum ve bana yakın olduğu için bir arkadaşı ile tanıştırdı. “Kesinlikle güvenebilirsin bu abine, başın sıkıştığı anda ne yakın bu atlar gelir.” dedi. Ben de bir trafik kazası yapmıştım. Otobanda tekerleğim kopmuştu. Amerika’daki yollar da çok büyük ve hızlı gidiyor arabalar. Korkudan titreyip arabayı sağa çektim. Aradım ve durumu anlattım. Sağ olsun o akşam bana yardımcı oldu. Sonra çok farklı şeyler hissetmeye başladım. Benim kötü zamanımda onu aramam herhalde ona çok farklı duygular hissettirmiş ve bana farklı şekilde yaklaşmaya başladı. Ben de birkaç olaya tanık oldum ve tamamen ilişkimi kestim. Tavrımı belli ettim. O çok sevdiğim abime de bundan bahsetmedim. Ben kötü durumda kalırım, beni yanlış anlar diye. Benim çok enteresan bir şekilde o abimle aram açıldı. Bir anda tavır takınmaya başladı. Sonra öğrendim ki o kişi, abime çok farklı yansıtıyor. O kişi, olayın bu tarafını kesinlikle yansıtmıyor. Keşke abi dediğim halde bana nasıl davrandığını anlatsaydım ki benim o akrabamla aram açılmasaydı. Bu olaydan çok muzdaribim.

Peki, akraban ile iletişime geçip adım attın mı?

 Evet, 1 sene önce görüştük. Bana “Keşke bu olayın böyle olduğunu öğrenseydim. Kusura bakma, o böyle anlatmadı.” dedi. Ben de “Sıkıntı yok, ben seni çok seviyorum.” dedim. Cebimde 100 dolar ile Amerika’ya gittim. Bana evini açtı. Okulum düzene girene kadar aylarca onun evinde kaldım.

Kendini affettireceğin bir andasın ve seni dinliyor. Anlatır mısın?

 Seni çok seviyorum. Belki çok kısa bir süre görüştük. Ama babamın yapmadığı, babalığı hissettiren bir insandı. Belki de o yüzden bu kadar çok seviyorum. Bir mont alıyordu çok mutlu oluyordum. Çünkü babam hiç böyle bir şey yapmadı. O sıcaklığı hissettirdiği için onu gerçekten babam gibi görmeye başlamıştım. İnşallah en yakın zamanda da ziyarete gelirim.

Sence yarışmada neyi doğru, neyi yanlış yaptın?

 Yarışmada şunu doğru yaptım; iyi ki yalnız kaldığım bir süreç olmuş, iyi ki insanlardan kopmuşum, iyi ki planlı gitmemişim. Çünkü yaşadığım her şey spontane gerçekleşti. Bir kez bile konsey öncesi ne konuşma yapacağım diye düşünmedim. Hatta o yüzden bazen konseyi dinlerken hiç konuşamamışım diyorum. O konuda çok mutluyum. Keşke yapmasaydım dediğim şeyler de orada sona doğru boşuna bir samimiyet oluyor ya.

Sence adada iyi bir arkadaş mıydın?

Adada çoğu kişiye göre hiç öyle bir insan değildim. Bazen şaşırıyorum, uzaktan nasıl kıl bir insan gibi görünüyorum diyorum. Çünkü anlaşamadığım çok insan vardı adada. Adanın yarısı ile anlaşamıyordum.

Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin?

 Belki eskiden çok cesaretliydim. O kadar çok seviyordum ki mesela onun için ülke değiştiriyordum. Sırf onun yanında olabilmek için okulumu değiştiriyordum. Bunu yaptım hem de defalarca. Bir kişi için yapmıştım, onu da çok sevdiğim için. O duygular paha biçilmez olduğu için daha fazla an geçirmek istiyordum.

Çok tutkulu hikayelerin çok erken finalleri yok mudur?

 Benim bütün ilişkilerim 1 sene filan sürmüştür. Birlikte yaşamaya başlıyorsun ya eski heyecan gidiyor. Bir taraf saldığı an geçmiş olsun.

Evlilik ile ilgili ne düşünüyorsun?

 Bence bir insan ruh eşini bulursa yaş filan hikaye. 19 yaşında da evlenir, 30’unda da. Çocuk muhabbeti çok bağlıyor insanı. Bir anda farklı bir hayata geçiyorsun. Büyük konuşmayayım tabii ki ama 30’dan önce sanki zor gibi. İnanılmaz emin olmam gerekiyor. Bu adam, çocuklara baba olabilir mi? Aşırı klasik biliyorum. Ama bu çok önemli bence. Düşünsene seni çocukla bırakıp gittiğini. Bunu Türkiye’deki babaların yüzde 60’ı yapıyordur. Türkiye’de anneler, annelik görevlerini yerine getiriyor istisnalar dışında. Ama babalarda bir sıkıntı var. Onlar, babalık görevini sonradan üstlenmiş gibi davranıyorlar. Bende de yara olduğu için o olay, ben çocuğuma böyle bir şey yaşatmak istemem. Zaten kimse boşanacağı bir evlilik yapmak istemez ama.

Sanki insanlar artık boşanacağını bildiği evlilikler yapmaya başladı.

 Şöyle diyelim; insanlar artık boşanmaktan korkmuyor. Bu yüzden evlilikler çok daha fazla bitiyor.

Yarışmayla ilgili bir anı anlatır mısın?

 Birleşmeden önce bize büyük bir masa kuruldu. Biz de uzun zamandır midemiz küçüldüğü için yemeğe başladık. Yedim, yedim, yedim ve tuvalete gittim kustum. Geri geldim. Yedim, yedim, yedim ve tuvalete gidip tekrar kustum. Geri geldim. Çünkü göz doymuyor. Sürekli o tadı istiyorum. Çünkü 6 aydır yemediğim yemekler önümde. Artık midem acımaya başladı kusmaktan. Bu sefer doldurdum midemi kusmayacağım diye. Nefes alamıyorum. Bir de birleşmede şarkı söyleyeceğim. Şarkım da uzun bir şarkı. Nefesimi içeri çekiyorum. Belli etmemeye çalışıyorum. Dik durmaya çalışıyorum. Orada çok pişman olmuştum o kadar yediğime. Çünkü çok daha iyi söyleyebileceğim şarkıyı batırdım. Herkes beğeniyor ama ben beğenmiyorum. Çok daha iyi söyleyebilirdim ama çok yemek yediğim için nefesim kesildi şarkıda. 2-3 kez kusmuştum. Bir de orada dağa taşa kusuyorsun. Peçete istiyorum, ıslak mendille ellerimi siliyorum.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ