3D modelleme kullanarak antik Romalıların evlerini yeniden tasarladılar
Arkeologlar, Vezüv Yanardağı’nın tahrip ettiği Pompeii’deki görkemli bir evi yeniden yaratıyorlar ve sanal gerçekliği kullanarak, sahibinin …
Arkeologlar, Vezüv Yanardağı’nın tahrip ettiği Pompeii’deki görkemli bir evi yeniden yaratıyorlar ve sanal gerçekliği kullanarak, sahibinin ziyaretçileri etkilemek ve prestijini artırmak için sanatı, aydınlatmayı ve mimariyi nasıl kullandığını inceliyorlar.
İsveçli bir üniversitedeki arkeologlar, antik Romalıların prestijlerini artıran mesajlar vermek için mimariyi nasıl kullandıklarını incelemek için farklı bir yöntem geliştirdiler.
Perşembe günü Antiquity dergisinde yayınlanan araştırmada, Lund Üniversitesi’nden doktora adayı Danilo Marco Campanaro ve Prof. Giacomo Landeschi, MS 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla yok olan lüks bir Pompeii evinin 3D modelini oluşturdular. Araştırmacılar daha sonra sanal gerçeklikte evi gezen gönüllüleri takip etmek için göz izleme teknolojisini kullandılar ve ziyaretçilerin dikkatini neyin çektiğini anlamak için deneyler yaptılar.
ROMA EVİ DİJİTAL OLARAK İNŞA EDİLDİ
Landeschi, Roma ev tasarımının nüanslarını anlamanın, Pompeii gibi iyi korunmuş bir bölgede bile yapıların uğradığı hasar nedeniyle yalnızca mevcut kalıntılara bakıldığında zorlayıcı olduğunu söylüyor. Bu nedenle, tüm eski ihtişamıyla bir Roma evini dijital olarak yeniden inşa etmeye karar veriyorlar.
Arkeologlar, odalarından birinde eski mitlerden sahnelerin resimlerinin Yunanca kısa şiirler eşliğinde yer aldığı, olağanüstü freskli bir evi modellediler.
Campanaro, seçimin birkaç nedenden dolayı bu binaya düştüğünü açıklıyor. Ev, Lund Üniversitesi’nin tüm Pompeii mahallesini dronlar ve lazer tarayıcılar kullanarak haritaladığı daha geniş bir projesinin parçası, bu nedenle bu özel evin dijital verileri zaten mevcut. Ek olarak, 1870’lerin ortalarında tamamen kazılmış olan ev, alışılmadık bir yerli eser zenginliği içeriyor. Campanaro, burada eksiksiz bir gümüş eşya seti, bir Pan flüt, mücevher, bronz ve kil lambalar da dahil olmak üzere yaklaşık 160 nesnenin ortaya çıkarıldığını söylüyor.
EVİN, KİME AİT OLDUĞU BELLİ DEĞİL
Evin kime ait olduğu belli olmasa da bulunan bir mühür yüzüğü Lucius Valerius Flaccus’un mührünü taşıyor. Yüzüğü kaybeden kişinin gerçek sahibi olup olmadığını bilmenin bir yolu olmamasına rağmen, evin güçlü bir Romalı aristokrat aile olan Valerii’ye ait olabileceği düşünülüyor.
Evi sanal olarak yeniden inşa etmek için, arkeologlar üniversite projesinden elde edilen dijital verileri 19. yüzyıl kazılarından gelen raporlarla ve diğer sitelerden ve Roma mimarisi hakkında bilgilerle harmanladılar. Yaklaşık 650 metrekarelik bir alanı kaplayan iki katlı evin modeli, daha sonra, sanal gerçeklikte keşfedilebilmesi için, Pokemon Go gibi popüler oyunlar için yaygın olarak kullanılan Unity motoruna aktarıldı.
KONUKLARIN MERTEBESİNE GÖRE EVİN DEKORASYONU DEĞİŞİYOR
Modelemme sonunda genel halkın evin sadece belirli görsel uyaranların olduğu dış kısımlarına erişmesine izin verildiği, daha yüksek mertebedeki konukların içeri girmesine ve başka şeyler görmesine izin verildiği düşünülüyor.
Daha samimi ziyaretçiler için ise ev; sahibinin sofistike, zenginlik ve Yunan kültürü barındıran öğeler sergileniyor. Landeschi, girişten görülebilen bir freske dikkat çekiyor. Başlangıçta ziyaretçilere bitki örtüsü arasında bir boğayı gösteren klasik bir natüralist sahne olarak göründüğünü söylüyor. Ancak ziyaretçiler yaklaştıkça, boğaya saldıran leopar ve şarap tanrısı Dionysos kültüyle bağlantılı bir satir gibi daha fazla ayrıntı görebiliyorlar.
AYDINLATMA KOŞULLARI DA SERGİLENEN NESNELERE GÖRE KULLANILMIŞ
Arkeologlar, sanatın ziyaretçiler üzerindeki görsel etkisinin de aydınlatma koşullarının bir işlevi olduğunu öne sürüyorlar. Örneğin, bazı odalardaki erotik freskler, doğal veya yapay ışığın günün daha uygun bir saatinde onlara çarpması ve diğer zamanlarda onları gölgede bırakması için yerleştirilmiş.
Arkeologlar, evin dijital modeli üzerinde deney yapmaya devam etmeyi planlıyorlar. Landeschi çalışma için şunları söylüyor: “VR genellikle bir müzede veya arkeolojik alanda ziyaretçi deneyimini geliştirmek için kullanılıyor. Bu çok asil bir hedef, ancak diğer teknolojilerle birlikte sadece bir eğitim aracından ziyade bir araştırma aracı olarak kullanılabileceğini göstermek istedik.”