Kelebek Magazin

Merkez Bankası’nın kararına ekonomistler ne dedi?

Merkez Bankası, 20 yılın zirvesine yükselen enflasyona rağmen düşük faiz politikasında ısrar ederken, açıklama metnindeki bazı bölümler tartışma …

Merkez Bankası, 20 yılın zirvesine yükselen enflasyona rağmen düşük faiz politikasında ısrar ederken, açıklama metnindeki bazı bölümler tartışma ve eleştirilere neden oldu. İşte ekonomistlerin açıklamaya dair değerlendirmeleri…

Merkez Bankası (TCMB), yüzde 61’e yükselen resmi tüketici enflasyonuna rağmen politika faizini yüzde 14’te sabit tutarken, gelecek aylara ilişkin yönlendirme içermeyen açıklama metnindeki bazı bölümler dikkat çekti.

Bu bölümlerden biri de makroihtiyati politika setinin güçlendirilmesi kararına ilişkin olandı.

Açıklamada “Uzun vadeli TL yatırım kredileri de dâhil olmak üzere kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının finansal istikrar açısından önemli olduğunu değerlendirmiştir” bölümünün hemen sonrasında gelen “Bu çerçevede Kurul, makroihtiyati politika setinin güçlendirilmesine karar vermiştir” ifadesi dikkat çekti.

MAKROİHTİYATİ POLİTİKALAR NE OLACAK?

Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, faiz kararına ilişkin değerlendirmesinde “Merkez bankası, komitenin güçlü büyüme, cari işlemler açığına yönelik riskler ve uzun vadeli yatırım kredilerinde büyüme ihtiyacını gerekçe göstererek ‘makro ihtiyati politika setini güçlendirmeye’ karar verdiğini söyledi” dedi.

Makroihtiyati politika setinin neleri içerdiğine dair metinde detay verilmezken, Erkan, “TCMB’nin kendi elindeki set ve BDDK ile mali politika seti birleştirildiğinde zorunlu karşılık gibi yan araçlar ile selektif kredi düzenlemeleri veya kur korumalı mevduat (KKM) gibi araçları içeriyor olabilir” yorumunu paylaştı.

“Kredilerdeki artış görülmekle beraber, ticari kredilerin artışının amaçlarına uygun kullanılması konusu TCMB’nin izlediği bir konu” diyen Erkan, “Şirketlerin bu kredileri altın veya döviz alımında kullanmamaları ve yatırım, işletme sermayesi gibi ihtiyaçlara uygun kullanılması amaçlanacaktır. Muhtemelen makroihtiyati tedbirlere ilişkin yeni açıklamalar ve ayrıntıların gelmesini göreceğiz” dedi.

3 MİLYAR DOLARLIK SATIŞ

Cari açık ve bununla ilişkili olarak kredi büyümesi konusunda bir kontrol mekanizmasının devreye girmesine ihtiyaç duyulmuş olabileceğine işaret eden Erkan, TCMB’nin bu açıklamaya ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya koymasını beklemenin gerektiğini söyledi.

Liranın istikrarının korunmasında geleneksel politika dışı önlemlerin daha fazla öne çıkarılmakta olduğuna işaret eden Erkan, “Kamu bankalarının, verilen kaynak bilgilerine göre aybaşından beri 3 milyar dolar döviz sattığı söylenirken, ihracatçıların Merkez bankasına satmakla yükümlü olduğu döviz gelirlerinin oranının yüzde 25’ten yüzde 40’a çıkarılması düşünülmekte” dedi.

İSTİSNAİ YAKLAŞIMA DEVAM

KKM üzerinde de isteğe, talebe ve ihtiyaca göre yeni düzenlemeler yapılmakta olduğunu hatırlatan Erkan, şirketlerin dövizden KKM’ye dönüşümünü hızlandırmak adına şirketlere getirilen vergi avantajı ile beraber en az 3 ay vadeli mevduattan yararlanan şirketlere, vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payı ile diğer kazançlarına kurumlar vergisi istisnası uygulanmasının planlandığını hatırlattı.

TCMB’nin dünya geneli ile ayrıştığına işaret eden Erkan, “Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamına yakınında yükselen enflasyon ve ters sermaye hareketlerinin etkisine karşı bir tepki olarak sıkılaştırma politikaları öne çıkarken, Türkiye bir süre daha bu denklemin içinde olmayarak istisnai bir yaklaşımda devam edecek görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.

DÜNYADAKİ FAİZ ARTIŞLARINA REFERANS YOK

TCMB’nin bugünkü açıklamasında tartışılan bir diğer ifade “merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını halen sürdürmekte, varlık alım programlarını azaltarak devam ettirmektedir” ifadesi oldu.

Bu ifadeye ilişkin Erkan, “Varlık alımlarına devam eden merkez bankaları elbette var, ancak artık daha az varlık alımı yapılmakta. Hatta ABD Merkez Bankası varlık alımlarını sonlandırdı ve faiz artırımına geçti” diyen Erkan, “Birçok merkez bankası da benzer şekilde faiz artırmakta, yani genel küresel para politikalarının yönü sıkılaşma” ifadelerini kullandı.

Erkan, TCMB’nin enflasyondaki yükselişe dair açıklamasında dışsal ve geçici olarak değerlendirdiği faktörlere ağırlık verdiğini ve enflasyon düşüş kurgusunu da “geçici” olarak nitelendirdiği bu faktörlere ve beklenen baz etkisine bağladığının görüldüğünü vurguladı.

‘HÂLÂ İNDİRİM POTANSİYELİ BULUNUYOR’

InvestAZ Araştırma Direktörü Tuğberk Çitilci, TCMB’nin beklendiği şekilde pas geçtiğini ancak açıklama metninin detaylarına bakıldığında, enflasyon konusunda hafif bir şahinleşme olduğunu söyledi.

Metinde “Enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceği değerlendirilmektedir” dendiğini, bunun da enflasyon tarafında temanın geçici değil kalıcı olduğunun bir şekilde teyit edildiğini göstergesi olduğunu belirten Çitilci, “Ancak bu enflasyona karşı bir para politikası değişikliği mi, hayır” dedi.

Kuvvetle muhtemel TCMB’nin önümüzdeki toplantılarda da bekle gör politikasına devam edeceğini ama açıklama metnindeki son paragrafın bir faiz indirim sinyali olduğunu öne süren Çitilci, “Çünkü TCMB, faiz indirimlerinin ardından üç aylık bekleme periyoduna geçmişti. Bu bekleme, faiz indirimleri içindi. Dolayısıyla, son paragraftaki bazı kısımlar gerçekleşmeye başladığı zaman, TCMB’nin hâlâ faiz indirme potansiyeli bulunuyor” dedi.

Son paragrafta, “Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir” ifadesi yer alıyor.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ