Kelebek Magazin

Sanatçılardan çağrı: Ek göstergede TRT emsal olmalı

Kamuda görev yapan sanatçılar, bir zamanlar milletvekili kadar maaş alırken, açlık sınırına dayandı. Dramatik düşüşü Türkiye’nin önde gelen …

Kamuda görev yapan sanatçılar, bir zamanlar milletvekili kadar maaş alırken, açlık sınırına dayandı. Dramatik düşüşü Türkiye’nin önde gelen isimleri SÖZCÜ’ye değerlendirdi. Meriç Sümen, “Sanatçılara ihtimamla bakılmalı” dedi. Tamer Levent meselenin esasında kültürel kimlik sorunu olduğunu vurguladı. Reha Özcan, “Neyin intikamını alıyorlar anlayamıyoruz” diye çıkıştı. Rengim Gökmen, sanatın gündem olmasının bir gereksinim olduğunu kaydetti. Lemi Bilgin, sanat tazminatını önerdi. Ortak çağrı, ek göstergenin TRT’yle eşitlenmesi oldu.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’ndaki iftarda “sanatçıları” yere göğe sığdıramadı.

“Kültür insanları ve sanatçılar, toplumların kendi renklerini oluşturabilmelerini ve onun da ötesinde bunu tüm dünyaya yansıtabilmelerini sağlayan medeniyet lokomotifleridir” dedi.

Dolmabahçe Sarayı Muayede Salonu’nda ağırlanan “sanatçılar”ın hepsinin yüzü gülüyordu. Keyifleri yerindeydi. Ancak davet edilmeyen çoğunluktaki sanatçıların durumunun pek de iyi olmadığı yönünde yoğun işaretler var.

Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Yavuz Demirkaya, SÖZCÜ’ye verdiği demeçte, özellikle devlet kurumlarında çalışan sanatçıların milletvekili kadar maaş alırken, şimdi ciddi maddi sıkıntı içinde olduklarını aktardı.

Demirkaya, 10 Mayıs’ta hükümet ve Memur-Sen’in taraf olduğu 3600 Ek Gösterge Komisyonu toplantısının çok kritik olduğunu vurgulayarak, TBMM’ye sunulacak yasa teklifine sanatçıların da katılması için çaba gösterdiklerini kaydetti.

Bu kapsamda, Kültür Bakanlığı’na bağlı sanat kurumlarında çalışan ya da bu kurumlardan emekli olan sanatçıların özlük haklarındaki dramatik düşüşü, yaşadıkları sıkıntıları ve buradan yola çıkarak Türkiye’de sanatın ve sanatçının halini önde gelen isimlerle konuştuk.

Devlet Tiyatroları eski genel müdürleri Tamer Levent, Lemi Bilgin, Devlet Opera ve Balesi eski genel müdürleri, Meriç Sümen, Rengim Gökmen, oyuncu Reha Özcan, Samsun Devlet Opera ve Balesi eski Müdürü Mehmet Ortaç çarpıcı bir tablo ortaya koydu.

“KÜLTÜREL KİMLİK EKONOMİK PROBLEMLERİ ÇÖZEBİLİR” 

TAMER LEVENT
Oyuncu-Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü

Ekonomi bütün diğer bilgilerden ve bilim alanlarından kopuk bir alan olarak kendini kurtaracak bir alan olarak görülmemeli. Yani bir ülkenin kültürel kimliği, o ülkenin yaşam kalitesini, ekonomik problemlerinin çözülmesini sağlayabilecek bir kimliktir.

Biz sanatın oluşması konusunda, titizlik göstermediğimiz takdirde, yaşamımızdaki birçok eksikliğin farkına varmıyormuş gibi yaşamak zorunda kalabiliriz.

Bu durum bizim yaşamımızda sürekli bir erozyon, sürekli mutsuzluk yaratır. Bu mutsuzluklar artık öyle bir hale dönüşebilir ki, insanlar birbirleriyle iletişim kurabilecek ortak bir değer bulamazlar.

Bu gözle bakıldığı zaman eğer Türkiye dünya ülkeleri çapında gelişmiş bir ülke olacaksa, sanat kültürü ve kültür kavramının değerleriyle bu çağa uygun bir vizyon oluşturmalıdır. Meselenin kaynağı, esas sebepleri bunlar…

Ben siyasal iktidarların bu konularda alana yönelik kişilerin görüş ve bakış açılarını ve evrensel çözümleri değerlendirmeleri gerektiğini aşağı yukarı 50 yıldır söylüyorum.

“TRT EMSAL GÖSTERİLMELİ” 

Bu mesleklerin tanımları yapılalı Resmi Gazete’de çıkalı bir iki yıl oldu. Ancak tanımlarına uygun özlük hakları oluşmadı.

Enteresan durumlar oluşuyor Türkiye’de. Bakıyorsunuz bir mücadele veriliyor TRT’de… Bir yayın kuruluşu olarak bütün özlük haklarını almış olabiliyor. Ama devlet tiyatrolarının bir özlük hakkı kazanımı yok. Özel tiyatroların hiçbir özlük hakkı yok.

TRT’yi emsal göstererek Devlet Tiyatrosunun şartlarının da en azından TRT’ye eşdeğer hale getirilmesi gerekli.

“EK GÖSTERGENİN YANI SIRA SANAT TAZMİNATI DA ŞART”

Lemi Bilgin
Oyuncu-Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü

657’nin birinci maddesinde yer alan sanatçıların özlük hakları, özellikle maaş konusunda giderek geriye gitti.

Devlet memurları, yani ek göstergesi olanlar meslek hayatları boyunca müdür, daire başkanı, genel müdür muavini ve genel müdür olma şansına sahipler. Ek göstergelerin yanı sıra makam tazminatları alırlar. Oysa sanatçıların böyle bir şansı yoktur.

Örneğin sanatçıların da genel müdür muavinin de göstergesi 3600’dür ama emekli olduğu zaman genel müdür muavini tazminatından dolayı bir hayli fazla emekli maaşı alır. Arada bir uçurum var. Sanatçılar neredeyse açlık sınırında emekli maaşı alıyor.

Düzeltmek için iki yol var. Birincisi TRT’de olduğu gibi ek göstergenin 6400 olarak saptanması… Daha önemlisi de sanat tazminatı ya da sanatçı tazminatı.

Bir de kadro probleminin çözülmesi lazım. Devlet Tiyatroları son dönemde getirilen saçma sapan kölelilk sistemi gibi sözleşme sisteminden çıkıp kadrosunu kullanmalı.

Özetle önce kadro sorunu çözülmeli, ek gösterge artırılmalı, sanat tazminatı koyulmalı. Bu üç nokta önemli… Bağımsızlık falan onları hiç söylemiyorum. “Sanat bağımsızdır” falan onları geçtik artık.

“SANATÇILARA İHTİMAMLA BAKILMASI LAZIM”

Meriç Sümen
Balerin- Devlet Opera ve Balesi eski Genel Müdürü

30-40 sene evvel teşvikleri çıkarmıştım. O zamanlar çalışma saatlerimiz belli değildi. Pazar da çalışıyorduk. Akşam temsillerimiz vardı. Demirel’le konuştum. “Efendim çok zor durumdayız” dedim. “Nasıl yani, siz teşvik almıyor musunuz” dedi. “Yok hayır” dedim. “Nasıl olur” dedi, Kültür Bakanı’na talimat verdi. O gün teşvikleri çıkardı.

Milletvekilleriyle aynı maaş alıyorduk. Babamdan daha fazla maaş alıyordum. Babam şaşırmıştı. O zaman harikaydı. Herkes çok mutluydu. Şimdi arkadaşlar teşvik falan dahil olmak üzere galiba 7 bin falan alıyorlarmış. Emekli sanatçıların durumu zor.

Sanatçılara kesinlikle ihtimamla bakılması lazım. Çünkü şimdi daha da susarsak, bu hayat böyle gideceğine göre… Hiçbir şekilde büyük pırıltı görmüyorum. Ucuzlayacak, enflasyon inecek falan… Öyle bir şey olmayacak. Biz sustuğumuzla kalacağız. İşte bu bizim en büyük hatamız bu.

Sanatçının ruhunda ve beyninde sadece sanatını en iyi şekilde icra etmek olduğu için maddi konular onları uzun süre ilgilendirmez… Ne zaman açlıklarını hissettiklerinde bağırmaya başlarlar. Hatamız bu bizim. Onu kaçırmayalım derim… Ne yapılacaksa… Yapılması gereken yapılsın.

“SANATIN GÜNDEM OLMASI LÜKS DEĞİLDİR”

Rengim Gökmen
Orkestra Şefi-Devlet Opera ve Balesi eski Genel Müdürü

Sanatçıların özellikle, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları ve senfoni orkestralarındaki sanatçıların 1980’li yıllarda sözleşmeye geçişle sağlanan üstün maddi olanaklarını bütünüyle yitirdiklerini ve yıprandıklarını düşünüyorum.

Bunu ülkemizin, hatta dünyanın içinde bulunduğu zor ekonomik koşullardan bağımsız olarak söylüyorum. Sanatçı Maaşları, son 10-15 yılda ülkenin genel skalasında çok gerilere gitti.

Bu sanatçıların da son derece liyakat sahibi olduğunu ve ülkenin maaş skalasında, devletin desteklediği bu sanatçıların daha üst konumlarda yer alması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle sanatçıların emeklilikle ilgili haklarının iyileştirilmesi son derece önemli bir konudur. Sanat kurumlarındaki en önemli problem sanatçıların Emeklilik dönemlerinde de aynı düzeyde bir yaşam standardını sürdürebilmelerinin sağlanmasıdır.

Aynı okullardan mezun olan, aynı işi yapan, ya da benzer işi yapan TRT’deki sanatçılar gibi, TRT’deki çalışanlar gibi 6400 ek göstergeye sahip olmamaları önemli bir adaletsizlik yaratıyor. Sanatçıların maaş skalasında daha üst konumlarda yer alması gerektiğini düşünüyorum.

Bu konunun ülkemizin önemli gündem maddelerinden biri olması aşırı bir lüks, aşırı bir iyimserlik değildir. Bunun bir gereksinim olduğunun bir kez daha altını çiziyorum. Eğitim, imar, çevre, sağlık, Türkiye’nin maddi bakımdan potansiyel ayırması gereken alanlar… Fakat kültür göz ardı edilmemeli diye düşünüyorum.

“BİZ DEVLETİN OYUNCULARIYIZ, HÜKÜMETİN DEĞİL”
Reha Özcan
Oyuncu-Emekli Devlet Tiyatrosu Sanatçısı 

Öncelikli tanımımız doğru yapılmadığı için sıkıntılar çıkıyor. Biz devletin oyuncularıyız, hükümetin oyuncuları değiliz. Atatürk cumhuriyetinin ilkelerine dayalı bir devlete hizmet ediyoruz. Bir hükümete hizmet etmiyoruz. Devlet, bizimle bu ülkenin aydınlık sanatçıları olduğumuz için sözleşme imzalıyor. Yoksa bir hükümetin sözcülüğünü yapmak için değil.Fakat bu evrildi, devşirildi. 

Lütuf eder gibi yüzde 10’luk, yüzde 20’lik zamlarla bizim zaten kendimizi geliştirme gayemizi ortadan kaldırıp sadece hayatımızı idame ettirme gayemizi oluşturdular.

“ARKADAŞLARIMIN DURUMU KORKUNÇ”

Emekli parasıyla geçinen arkadaşlarım var durumları korkunç. Emekli olmuş bir insan mutsuz bir insandır…Şu anda 1’in 4’ünden emekli olduğu zaman emekli maaşı 7 bin lira… Türkiye şartlarında yüksek bir meblağ fakat, korkunç…Emekli ikramiyenizle ev falan alamıyorsunuz artık. O eskidendi. Bir tane çocuğu olsa, onun hayatına, eğitimine hizmet etmeye çalışsa açlık seviyesinde olacaktır.

“NEYİN İNTİKAMINI ALIYORLAR”

Açlık seviyesinde bir insana sanatçı dediğinizde… Ben onlar adına utanırım. Birçok zaman başkaları adına utanmak zorunda kaldığımız gibi… Ve bu küçümseyici tavır da çok çirkin. Bir şeylerin sürekli intikamının alınması, rövanşının alınması da hoş değil. Kimden neyin intikamını alıyorlar, onu da bilmiyoruz.

 

“80’LER 90’LAR ALTIN DÖNEMDİ”

Mehmet Ortaç
Tenor-Samsun Devlet Opera ve Balesi eski Müdürü

Devletin temel anlayışı bir tarafı düzeltirken öbür tarafı mağdur etmemek esasına uygun olmalı. Gerçekten burada sanatçıların bir mağduriyeti söz konusu…

1980 ve 1990 arası hem maddi açıdan hem de sanatsal açıdan bir altın dönemdi. O zamanlar çok güzeldi… Gittikçe geriye gitti. Bugün buralara kadar geldi.

Hükümetlerin konuya bakışları etken olmuştur diye düşünüyorum. Uzun süredir, sanatçılar ve sanat ihmal edilmiş durumda… Sanat konusunda devletin daha tutarlı olması lazım. Günlük anlayış var… Yeni reformlar yapılması gerekiyor. Yeni bir bakış anlayışıyla yeniden programlama lazım bu konuları…

Mülakatların tam metni yarından itibaren sozcu.com.tr’de…

 

 

 

 

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ