Kelebek Magazin

Ekonomistler büyüme verilerini değerlendirdi

Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yıllık yüzde 7,6 oranında büyüdü. Peki işçilerin toplam gelirden aldıkları pay dramatik şekilde …

Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yıllık yüzde 7,6 oranında büyüdü. Peki işçilerin toplam gelirden aldıkları pay dramatik şekilde gerilerken bu büyüme nasıl sağlandı? İşte ekonomistlerin değerlendirmeleri…

Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde finans, hizmetler ve sanayi sektörleri öncülüğünde yüzde 7,6 ile beklentilerin üzerinde büyürken, ekonomistler çeyreklik bazda yatay rakamlar görülse bile yılın tamamında yüzde 5’lik büyümeye ulaşılabileceğini belirtiyor.

Türkiye İstatistik Kurumunca (TÜİK) açıklanan gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) verilerine göre, Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte yıllık yüzde 7,6 büyüme kaydetti. Yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme verisi de yüzde 7,3’ten yüzde 7,5’e revize edildi.

TÜKETİM HARCAMALARI VE DIŞ TALEP ETKİLEDİ

AA Finans Analisti ve Ekonomist Haluk Bürümcekçi, ikinci çeyrekte milli geliri finans ve hizmet sektörünün yukarı çektiğini, özel tüketim harcamaları ve net dış talebin olumlu etkilerken, yatırımların sınırlı katkı verdiğini söyledi.

Stok azalışlarının büyümeyi olumsuz etkilediğini aktaran Bürümcekçi, gelecek dönem görünümü açısından alınan ilk sinyallerin de büyümenin üçüncü çeyrekte bir miktar güç kaybettiğine işaret ettiğini bildirdi.

Bürümcekçi, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde parasal sıkılaşmanın hızlanmasının resesyona yol açabileceği beklentilerinin de temmuz-ağustos döneminde Satınalma Yöneticileri Endeksi’nde gözlenen belirgin gerileme sonrası güçlendiğini ifade etti ve şöyle devam etti:

‘EKONOMİK AKTİVİTEDEKİ YAVAŞLAMA HIZLANABİLİR’

“Yurt içinde sıkılaşma yönünde alınan makro ihtiyati kararların kredi büyümesine aşağı, kredi faizlerine ise yukarı yönde etki yaptığı da gözlendiğinden ekonomik aktivitedeki yavaşlamayı hızlandırma olasılığı arttı.

Büyümenin bundan sonraki çeyreklerde yatay olması durumunda bile bu yıl yüzde 5’i aşmak mümkün. Milli gelirin çeyrekten çeyreğe düşüş göstermesi durumunda ise yüzde 4 ve altı büyüme gerçekleşmelerinden söz edilebilir.”

‘TÜKETİCİ GÜVENİ DÜŞÜK OLMASINA RAĞMEN…’

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da ikinci çeyrek büyüme rakamlarının beklentilerin hafif üzerinde ve güçlü geldiğini belirterek, başta sanayi üretimi olmak üzere öncü göstergelerin buna işaret ettiğini anımsattı.

Sanayi sektörünün hem iç hem dış talebin katkısıyla, finans sektörünün ise kredi büyümesi ve faizlerdeki düşüşün etkisiyle en güçlü kalemler arasında yer aldığını aktaran Aslanoğlu, şunları kaydetti:

“Sanayi sektörü, salgının başından bu yana çok iyi performans gösteriyor ve lokomotif olmaya devam ediyor. Bu gücü korumak için sanayiye her türlü desteğin verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tüketici güveni düşük olmasına rağmen yüksek tüketim büyümesi, enflasyon nedeniyle öne alınan talebe de işaret ediyor.

Yatırımlardaki büyüme olumlu. Bunda da öne alınan talebin etkisi var gibi görünürken, özellikle sanayi sektörünün kapasite artırma istekliliğine de işaret ediyor. Yılın kalan bölümünde yavaşlama olmasına rağmen ilk yarıdaki güçlü büyüme etkisiyle yıl sonunda büyümenin yüzde 5 olacağını tahmin ediyorum.”

LOKOMOTİFİ HANEHALKI HARCAMALARI

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova ise hanehalkı harcamalarının ilk çeyrekte olduğu gibi bu dönemin de lokomotif görevini üstlendiğini söyledi.

İhracatın katkısının büyüme rakamlarına yansıdığına işaret eden Arzova, “Dikkat etmemiz gereken nokta; talep hala çok güçlü gidiyor. Enflasyonla mücadele anlamında bu talebi düşürmek gerek” dedi.

Arzova, “Bundan sonraki çeyreklerde büyüme sıfır düzeyinde gerçekleşse bile bu yılı yüzde 3,5’in üzerinde bir rakamla tamamlamayı garantiledik” diyerek şunları kaydetti:

“Tahminlerime göre, bu yılı yüzde 4,5-5 civarında güçlü bir büyüme rakamıyla kapatacak gibi duruyoruz.

Sektörler bazında rakamlara baktığımızda ise sanayi sektöründe ılımlı yavaşlamaya PMI rakamları da işaret ediyordu. Salgın sonrası görülen seviyeler zaten sürdürülebilir değildi. Dolayısıyla burada çok sert ve ürkütücü bir düşüş yok, ılımlı bir yavaşlama var.

Gelecek dönemler için Avrupa’da resesyon endişeleri ve üretimin durma noktasına gelmesi gibi bir tehlike var. Bundan sonraki dönemde sanayi sektörü gelişimini daha yakından takip etmek gerek.

Bankacılık sektörü de yine açıkladığı karlılık rakamlarıyla bize ikinci çeyrek sektör gelişimi hakkında net sinyaller vermişti. Dolayısıyla finans sektöründeki yüzde 26,6’lık büyüme beklentiler doğrultusundayken, hizmetler sektörünün de kuvvetli gittiğini görüyoruz.”

‘FİNANS SEKTÖRÜNÜN KATKISI ÇOK YÜKSEK’

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Cem Çakmaklı, büyümenin ikinci çeyrekte kendi beklentisinin oldukça üzerinde geldiğini belirterek, finans sektörünün katkısının çok yüksek olduğunu söyledi.

Finansal sistemde bankacılık sektörünün aşırı karlılığı ve hizmet sektöründe öne alınan talebin büyüme verilerinde etkili olduğunu anlatan Çakmaklı, “Beni gerçek anlamda şaşırtan sanayi sektörünün katkısı oldu. Açıklanan veriler doğrultusunda ben sektördeki yüzde 7,8’lik büyümenin daha az düzeyde gerçekleşeceğini tahmin etmiştim. Demek ki ihracattan önemli bir katkı gelmiş” dedi.

Çakmaklı, inşaat sektöründe bir daralma yaşandığına işaret ederek, gelecek döneme ilişkin şu öngörüleri paylaştı:

“Avrupa’da önemli bir resesyon bekleniyor. Bunun etkilerinin ihracata gelecek dönemde yansımasını bekliyoruz. Bu nedenle 3. ve 4. çeyrekte büyümede bir yavaşlama bekliyorum. İlk yarıdaki yüksek büyüme rakamlarına baktığımızda, yılın tamamında yüzde 5’lik büyüme yakalanabilir. Özellikle sanayi sektörüne yönelik temmuz ve ağustos verileri önemli bir sinyal verecek. Bu sektördeki gelişmeleri yakından takip edeceğiz.”

İNŞAAT VE TARIMDA DARALMA

Paiterium Danışmanlık Kurucusu ve Ekonomist İsmet Demirkol da ikinci çeyrek büyüme verilerinin kendi beklentileri dahilinde gerçekleştiğini belirterek, hizmetler ve sanayi sektörlerinin yanı sıra hanehalkı tüketiminin büyümede yine itici güç olduğunu söyledi.

Sanayi sektörünün yüzde 7,8’lik büyüme ile gücünü koruduğuna işaret eden Demirkol, inşaat ve tarım sektörlerinde ise ikinci çeyrekte bir daralma gözlendiğini dile getirdi.

Demirkol, “Avrupa’da resesyon olasılığının artması ve enerji maliyetlerindeki artış nedeniyle büyüme hızının 3. ve 4. çeyrekte daha ılımlı rakamlar görüleceği öngörüsünde bulundu ve şöyle devam etti:

“Ben yılın tamamını yüzde 4,5-5 bandında bir büyümeyle kapatacağımızı tahmin ediyorum. Bireysel tarafta hane halkı talebi güçlü seyretmekte. Avrupa’daki resesyon beklentilerini dikkate aldığımızda, büyümenin yılın kalanında daha ılımlı seyredeceği aşikâr.” (AA)

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ