İlber Ortaylı: Atatürk sinirliydi
Prof. Dr. İlber Ortaylı, bu yıl “Balkan Günleri” temasıyla gerçekleştirilen Çeşme Festivali’ne konuk oldu. Sözü Atatürk’e getiren Ortaylı …
Prof. Dr. İlber Ortaylı, bu yıl “Balkan Günleri” temasıyla gerçekleştirilen Çeşme Festivali’ne konuk oldu. Sözü Atatürk’e getiren Ortaylı, Atatürk’ün sinirli bir yapısı olduğunun altını çizerek, “Ama tabii iş doktorun karşısına gelince, doktora bağırmak şeklinde değil. Tahammül gösteriyor” dedi.
Çeşme’de Aya Haralambos Kilisesi’nde gerçekleştirilen söyleşide “Balkan Göçü ve Türkiye’ye Etkileri” başlıklı konuşma yapan tarihçi-yazar Ortaylı, mübadele, Balkan göçü ve tarihteki salgın hastalıklar konularını ele aldı.
Yoğun katılımın olduğu söyleşiye “26 Ağustos’tan beri kutlama içindesiniz. Ne zaman bitecek biliyor musunuz? Bilen var mı? Eh işte… Mudanya Mütarekesi ne zaman imzalandı? Bu tarihleri öğrenmenizde fayda var.” sözleriyle başlayan Ortaylı, “Coğrafyayı lütfen iyi öğrenelim. Çok önemlidir. Gidin kağıtlarınıza bakın. Yaşayan ana babanıza, dedenize falan da sorun; hangi köydensiniz?’ ifadesini kullandı.
“TÜRKAN SAYLAN’IN YAPTIKLARI BÜYÜK ÖNEME SAHİP”
İlber Ortaylı, tarihte yaşanmış tüberküloz, sıtma ve cüzzam hastalıklarını ve bunların yaşandığı toplumlardaki etkilerini anlattı. Ortaylı, çaba gösteren sağlık çalışanlarının sayesinde bu hastalıkların bittiğini, özellikle Prof. Dr. Türkan Saylan’ın cüzzam konusunda yaptıklarının bu anlamda büyük öneme sahip olduğunu aktardı.
“SAĞLIK PERSONELİNE SALDIRANIN ÖNCE DELİLİĞİNE HÜKMEDİLİR SONRA SAVCIYA…”
Son dönemde sağlık çalışanlarına yönelik gerçekleştirilen fiziki saldırılara ilişkin de Ortaylı şunları söyledi:
“Böyle bir şey olmaz. Sağlık personeline saldıran insanın evvela deliliğine hükmedilir. Bunun için gözleme alınır tımarhaneye konulur. Oradan sonra cezai ehliyeti olduğu, yani psikiyatrik yönden sağlam olduğuna hükmedilirse rapor verilirse o zaman savcıya verilir. Yoksa savcıların da işi değildir deliyle uğraşmak. Anlamaz ki adam. Bunlar hastadır. Doktor dövmese karısını dövüyor. Birini buluyor dövecek. Çocuk dövüyor, köpeği dövüyor. Böyle insanlar var. Değişen toplumda çok var. Bunu makul gösteremezsiniz.”
İlber Ortaylı, Kovid 19 salgını sırasında birçok devletin sağlık alanında iyi olmadığının görüldüğüne işaret ederek “Almanya’nın vb. doktora ihtiyacı var. Pandemide çuvalladılar hepsi. Mesai veriyorsun, onu da yapamıyor. Alışmamış çalışmaya. Bu kadar basit. Çalışmaya alışmak diye bir şey var. Amerikan hekimi ile Avrupa hekimi bir değil. Hintli, İranlı doktor daha iyi. Çünkü çalışıyor. Yanı başınızdaki Rusya öyle değil. Yöntemini de değiştirmiyor. Öğrenmiyor. Bunlar önemli. Saldırıların önlenmesi lazım.” ifadesini kullandı.
“SİROZ DEĞİL KANSER”
Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” sözüne ilişkin ise Ortaylı, Atatürk’ün sinirli bir yapısı olduğunun altını çizerek, “Ama tabii iş doktorun karşısına gelince, doktora bağırmak şeklinde değil. Tahammül gösteriyor. Benim anladığım, teşhisler de yanlış. Bazı adamlar bana dedi ki ‘Bu adam siroz değil kanser’. Daha çok sigara içiyor. Sinirli.” değerlendirmesinde bulundu.
Ortaylı, Balkan ve Rumeli göçmenlerinin Türkiye’ye geliş sürecini de detaylarıyla anlattı. Rumeli göçmenlerinin sadece Ege kıyılarında sahil boyunda yaşamadığını dile getiren Ortaylı, Türkiye’nin her tarafında yaşadıklarına vurgu yaptı.
İzleyicilerin sorularını da yanıtlayan tarihçi Ortaylı, geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle ayakta durmakta zorlandığını belirterek bu nedenle okuyucularının kitaplarını imzalayamayacağını söyledi.
Festival, bugün ve yarın gerçekleşecek etkinliklerin ardından sona erecek.