Kelebek Magazin

‘Picasso’yu sevmiyorum’

Lübnanlı 85 yaşındaki heykeltıraş Aşud Tayzan, ilerleyen yaşında sanatını alçıyla devam ettiriyor. Klasik sanata hayran olduğunu vurgulayanTazyan, gülümseyerek, bu yüzden Pablo Picasso’yu sevmediğini söyledi.

Lübnan’da onlarca yıl taşlara çekiç ve keskiyle şekil veren 85 yaşındaki heykeltıraş Aşud Tazyan, ilerleyen yaşında sanatını alçıyla sürdürüyor.

Başkent Beyrut’un kuzeyindeki Burç Hammud semtindeki “düğme ve aksesuar” dükkanını ofis olarak kullanan Tazyan, yaşlandığı için, 55 yıllık sanatını artık eskisi gibi icra edemiyor.

Duymakta zorluk çektiği gibi eline çekiç ve keskiyi alamayan Tazyan, daha hafif olan ahşap üzerinde alçıyla sanatına devam etmeye çalışıyor.

Lübnanlı heykeltıraş, AA muhabirine, ülkesinde 15 yıl süren iç savaşı, yıkılan atölyesi ve sanatıyla ilgili konuştu.

Lübnan’ın Beka Vadisi’ndeki Ancar bölgesindeki Ermeni asıllı bir aileden geldiğini belirten Tazyan, hayatını değiştiren ve ona en çok dokunan olayın, ülkesinde 1975’te başlayıp 15 yıl devam eden iç savaş olduğunu söyledi.

Ailesinin düğme imalatı yaptığını aktaran Tazyan, kardeşleriyle ilk dükkanlarını Beyrut’un Eşrefiye Mahallesi’nde 1952’de açtıklarını, daha sonra iç savaşla yıkılan Beyrut Çarşısındaki Bab İdris bölgesine 1967’de taşındıklarını ifade etti.

.

Bab İdris’te büyük bir imalathane ve atölye kurduklarını hatırlatan Tazyan, o dönem sahile yakın olan atölyeden sık sık deniz kenarına inip taş ve ahşap topladığını, heykeltıraşlığa olan hobisinin de böyle başladığını anlattı.

Kardeşleri iş yerinde düğme imal ederken kendisinin de denizden topladığı taşlar üzerinde çalıştığını dile getiren Lübnanlı heykeltıraş, zamanla bu sanatı geliştirme fırsatı bulduğu kaydetti.

.

“SAVAŞTA ATÖLYEMİZ YERLE BİR OLDU”

İmalathanelerinin, ülkede 1975’te başlayan iç savaşta, tarafların temas hattında yer aldığını anımsatan Tazyan, “İç savaşta atölyemiz yerle bir oldu. Orada sadece 8 yıl çalışabildik. 1985’te bugünkü dükkanıma gelip işimi burada idame ettirdim.” dedi.

Savaşın kendisi ve ailesi üzerinde derin izler bıraktığını, 60 bin dolara satın aldıkları atölyelerini, yıkıldıktan sonra 16 bin dolar karşılığında devlete verdiklerini aktaran Tazyan, “İç savaşta ise sanatıma olan ilgim daha çok arttı. Hayatımın en zor anlardan biri, atölyemin önünden geçerken enkazında geride kalan eşyalarımı çıkarmak idi.” diye konuştu.

.

“ÇEKİÇ VE KESKİ SESİNİ ÖZLEDİM” 

Yaşının ilerlemesi nedeniyle artık çekiç ve keskiyi eline alamadığını belirten Tazyan, şöyle devam etti:

“Taşı çekiç ve keski ile oyarken, ahşap üzerinde de alçıyla şekiller yapardım. Şu anda zaten en çok gücümün yettiği taş değil, alçı ve ahşap. Taş üzerine çalışamıyorum çünkü yaşlandım. Taş atölye ister, o da artık yok. Taşın tozu çok. Ancak çekiç ve keskinin sesini de özledim.”

Lübnan ve yurt dışında sergiler açtığını ve ünlü birçok heykeltıraşla tanışma fırsatı yakaladığını ifade eden Tazyan, en çok sevdiği heykeltıraşın da İtalyan Michelangelo ve Leonardo Da Vinci olduğunu dile getirdi.

Klasik sanata hayran olduğunu vurgulayan Lübnanlı heykeltraş Aşud Tazyan, gülümseyerek, bu yüzden Pablo Picasso’yu sevmediğini söyledi.

AA

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ