Ayşe Kulin’in ünlü romanı ‘Adı Aylin’den uyarlanan oyun alkış alamadı
Ayşe Kulin’in ünlü romanı Adı Aylin, bir başarı hikâyesini anlatır. 60’lı yılların Türkiyesi’nde bir genç kız, Robert Koleji bitirdikten sonra …
Ayşe Kulin’in ünlü romanı Adı Aylin, bir başarı hikâyesini anlatır. 60’lı yılların Türkiyesi’nde bir genç kız, Robert Koleji bitirdikten sonra geleceğini yurtdışında arar; özgür ruhlu, aklına eseni yapan karakteri ona yeni ufuklar açar. Belki çok evlilik yapar ama tıp eğitimini ve psikiyatrist diplomasını da ABD’de, NewYork’da alır ve bu o zamanlar için çok büyük başarıdır, hastaları kapısında kuyruk olur. Gerisi de hayatım roman cinsinden. İşte bu hayat hikâyesini “Kürk Mantolu Madonna” daki ticari başarısından sonra yapımcılığını sürdürmek isteyen Tuba Ünsal, Ayşe Kulin’den sahneye koymak için satın alır. Uzun süre tiyatro eseri olarak yapmayı planladığı oyun, nedense sonra büyük prodüksiyon müzikli oyuna dönüşür (acaba Serenay’ın Alice’ine mi özenildi?) ve Turkcell’den büyük bir sponsorluk alınır. Zorlu PSM’den Turkcell’in sahnesi istenir. Ve daha önce hiç tiyatro, müzikal deneyimi olmayan SM Prodüksiyon grubu ile anlaşılıp yola çıkılır.
BU NASIL MÜZİKLİ OYUN?
Bu kadar özgüven gerçekten ancak bizim gibi az gelişmiş bir ülkede olur diyorum. Müzikal eğitimi almış oyuncumuz çok değil ama şarkı söyleyip dans eden tiyatrocularımız var. Başrol oyuncusu şarkıcı değil, dansçı değil, hatta bir süredir oynuyor ama tiyatrocu da değil, ama böyle bir projede, baş rolde, ne dans, ne şarkı, ne oyuna yetemiyor. Bir dans grubu çıkıyor sahneye, ilk on beş dakikadan sonra izleyemedim. Ayrıca o dans sahnelerinin bir anlamı olması gerekir. Müzikallerde başrol oyuncuları dans eder, şarkı söylerken corps de ballet de arkada eşlik eder. Müzikli oyunda da beklenen dansın ve şarkının bir anlamı olması. West Side Story’yi düşünün, dansçıların kavga sahneleri, aşk sahneleri vardır. Burada zaman atladığında iki sahneyi bağlamak için çıkıp biraz hoplayıp zıplıyor, bazen yerlerde yuvarlanıyorlar, niye belli değil.
KARAKTER DE HARCANMIŞ
Oysa biz o sahnede Operadaki Hayalet’den La Boheme’e kadar, neler neler izlemişiz? PSM denilince belli bir düzey ve kalite geliyor insanın aklına. Ayşe Kulin denilince, Adı Aylin denilince simge olmuş bir kadın karakter, feminist bir kadın geliyor. Sahnede bunların hiçbiri yok. Çizilen Aylin karakteri, şımarık, hoppa, şıpsevdi, ne istediğini bilmeyen bir kadın. Oyunun sonunda bir de alkolik oluyormuş ki doğru da değil. Karaktere de yazık edilmiş, kitaba da.
Oyunculuklardan bahsedemeyeceğim, çünkü oyunculuk yok. Yönetmen Doğu Yaşar Akal, son provada görememiş mi de, oldu çıkalım demiş ki bu oyuna? Korhan Başaran da koreografiyi yapmış, o 12 kişilik dansçıyı nereden bulmuş? Diyalogları Zeynep Avcı yazmış, konuştukları anlamsız. İlk yarıda kendimizi zor attık dışarı. Bizimle birlikte salonun yarısı boşaldı. Oyunu birlikte izlediğim arkadaşım tiyatro oyun yazarı ve daha yeni bir oyunu için anlaşma imzaladı. Ya benim başıma da böylesi gelirse diye korkuya kapıldı.
ELEŞTİRİ GEREKLİ
Bir “sanat eseri”nin prömiyerinden böyle bir izlenim yazdığım için çok üzgünüm. Ama bizim görevimiz, okuru bilgilendirmek. Adı Aylin diye görmek isteyecekleri uyarmak. Ayrıca sanatçıya da uyarı gerekliyse yapmak. Böylesi bir iş, o kitabın yazarına da o salonun imajına da zarar veriyor. Daha önce çıkan haberlere göre prodüksiyon ve kurgu için 4 milyon TL’den fazla harcanmış. Dijital dekor da çok pahalıymış. Bu dekor niye iki katlı, yukardan aşağıya niye inip çıkıyorlar, onu da pek anlayamadık ya, neyse. Sanat adına harcanan paraya yazık ve hani acaba niçin dedirtiyor!