CHP’den Öğretmenlik Meslek Kanunu tepkisi: Öğretmenleri bölmekten başka bir işe yaramaz
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, “Öğretmenlik Meslek Kanunu”nun öğretmenlik mesleğinin gerekliliklerinden, koşullarından, sahadan …
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, “Öğretmenlik Meslek Kanunu”nun öğretmenlik mesleğinin gerekliliklerinden, koşullarından, sahadan habersiz, masa başında bürokratlar tarafından yazıldığını belirterek, “Bu kanun teklifinde ne yazık ki hukuka ve Anayasa’ya aykırılıklar bariz bir şekilde dikkat çekmektedir. Müjde diye paylaşılan bu kanunun öğretmenleri bölmekten, ayrıştırmaktan başka bir işe yaramayacağı açıkça görülmektedir” dedi.
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonunda “Öğretmenlik Meslek Kanunu” teklifi görüşmelerinde öğretmenlerin yaşadığı sıkıntıları dile getirdi.
“ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ KAMU GÜVENCESİNDEN ÇIKARTILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Komisyonda yer alan CHP Afyonkarahisar Milletvekili Av. Burcu Köksal, kanun teklifi görüşmelerinde kanunun öğretmenlik mesleğinin gerekliliklerinden, koşullarından, sahadan habersiz, masa başında bürokratlar tarafından yazıldığını belirtti. Köksal, “Öğretmenlik mesleğinin gerekliliklerinden, koşullarından, sahadan habersiz, masa başında bürokratlar tarafından yazılmış bu kanun teklifinde ne yazık ki hukuka ve Anayasa’ya aykırılıklar bariz bir şekilde dikkat çekmektedir. 3’üncü maddede “Öğretmenlik, eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan bir ihtisas mesleğidir.” diyor. Oysaki Tevhid-i Tedrisat Kanunu’ndan bu yana öğretmenlik, devletin eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Önümüzdeki bu teklifle “devletin” ibaresi çıkarılıyor ve eğitim birliği ilkesi yok sayılıyor. Öğretmenlik mesleği de kamu güvencesinden çıkartılmaya çalışılıyor” dedi.
“ÖĞRETMENLER FARKLI UNVANLARA AYRILIP, FARKLI ÜCRETLER VERİLİYOR”
Köksal konuşmasının devamında şunları söyledi: “Yine, 3’üncü maddede öğretmenler; aday öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen olarak ayrılmakta. Öğretmenlerin bu şekilde ücret ve sosyal haklar bakımından farklılaştırılması, Anayasa’mızın 55’inci maddesinde belirtilen ücrette adaletin sağlanması hükmüyle çelişmektedir. 55’inci maddede “Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.” diyor. Oysa ki bu madde 55’le çelişmektedir. Görev, unvan ve ücret arasında birebir uyum sağlanmalıdır. “Öğretmenlerin çalışma şartları, eğitimde kalitenin yükseltilmesi için belirlenen amaçları gerçekleştirmek üzere düzenlenir.” ifadesi belirsizliklerle doludur. Bakanlık, öğretmenlerin çalışma, şekil ve şartlarını istediği gibi düzenleyecektir. Burada kamu yararından çıkılıp artık öznel olarak, subjektif olarak düzenlemeler ortaya çıkacaktır. Oysa hukuk devleti ilkesinin temel koşulu düzenlemelerin belirli olmasıdır. Bu yönüyle de Anayasa’ya aykırıdır.”
“MESLEK KANUNU DEĞİL, KARİYER DÜZENLEME ÇALIŞMASI”
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun meslek kanunu gibi değil, kariyer düzenleme çalışması gibi olduğunu dile getiren Köksal, şunları söyledi:
“Öğretmenlik Meslek Kanunu olarak önümüze getirilen bu düzenleme, her şeyden önce bir öğretmenlik meslek kanunu gibi değil, bir kariyer düzenleme çalışmasıdır. Öğretmenlerin nasıl yetiştirileceği konusunda bir düzenleme yoktur. Özlük ve sosyal haklarında bir iyileştirme, geliştirme yoktur. Yine, burada eğitimin asli bileşenlerinin, sendikaların görüşünü almadan konuyu sadece kariyer basamaklarına ve maaşa indirgemek aslında iktidarın eğitime ve öğretmenlere ne kadar değer verdiğini açıkça göstermektedir. “Müjde” diye paylaşılan bu kanun teklifinin öğretmenleri bölmekten, ayrıştırmaktan başka bir işe yaramayacağı açıkça görülmektedir. Aynı işi yapan öğretmenler farklı statü ve farklı maaşla çalıştırılacaktır. Bu, aynı zamanda “eşit işe, eşit ücret” ilkesine de aykırıdır. Kanun teklifindeki Anayasa’ya aykırılıkların, hukuka aykırılıkların biraz önce bir kısmına değindim, bir kısmına da şimdi değinmek istiyorum. 5’inci maddede “Aday öğretmenlerden adaylık süreci sonunda Adaylık Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda başarılı olanlar öğretmenliğe atanır.” denmektedir. Bir kere, bu Komisyonun oluşumu, nasıl ve neye göre değerlendirme yapacağı belirsizdir. Bu, açıkça Anayasa’nın 128’inci maddesine aykırıdır çünkü kanunla düzenlenmesi gereken bir alan idarenin keyfiyetine bırakılmıştır, özellikle bu konuya Sayın Özdemir’in dikkatini çekiyorum, bu alanın muhakkak kanunla düzenlenmesi gerekir ancak bu konudaki yetki idareye bırakılmıştır.”
“AYNI İŞİ YAPAN ÖĞRETMENLER FARKLI ÜCRET ALACAKLAR”
“Yine, 6’ncı maddede de uzman öğretmen ve başöğretmen sınavlarının kimin tarafından ve nasıl yapılacağı belirsizdir” diyen Köksal, “Kanunla düzenlenmesi gereken hususların idarenin keyfiyetine bırakılması Anayasa’mızın 128’inci maddesinde yer alan “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük hakları kanunla düzenlenir.” hükmüne açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca, burada belirtmeden geçemeyeceğim. Başöğretmenlik, cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Bunu sıradanlaştırmaya kalkmak, ona mahsus bir unvanı başkalarına vermek son derece yanlıştır. Öğretmenlik mesleğini “aday öğretmen”, “uzman öğretmen”, “başöğretmen” diye ayırıp farklı farklı ücretler vermek, aynı zamanda “eşit işe, eşit ücret” ilkesine de aykırıdır. Aynı işi yapan öğretmenler aynı ücreti almamakla karşı karşıya kalmaktadır” şeklinde konuştu.
“3600 EK GÖSTERGE TÜM ÖĞRETMENLERİ KAPSAMALI”
3600 ek göstergenin tüm öğretmenleri kapsayan bir düzenleme olması gerektiğinin önemle altını çizen Köksal, “Yine, 8’inci maddede “3600 ek göstergeyi sadece 1’inci derecede görev yapan öğretmenlere 15 Ocak 2023’te vereceğiz.” diyorsunuz, bu da bir seçim vaadi gibi sunulmuş ve emekli öğretmenlerin bu düzenlemeden muaf tutulması da doğru değildir. Yine, 9’uncu maddede sözleşmeli öğretmenlerin can güvenliği ve sağlık mazereti dışında tayin hakkının olmaması da hakka, hukuka, hakkaniyete aykırıdır. Değerli arkadaşlar, bir kere, öğretmenlerin “sözleşmeli” “kadrolu” “ücretli” diye ayrıştırılmasına baştan itibaren karşıyız. Şimdi, bu teklifte de sözleşmeli öğretmenliğin devam ettiğini anlıyoruz. Ayrıca, sözleşmeli öğretmenlikte de bu konuda sadece can güvenliği ve sağlık mazereti için bir tayin hakkı tanınması, eş durumu tayininin tanınmaması son derece yanlıştır; hakka, hukuka ve Anayasa’ya aykırıdır. Eş durumu tayini hakkının tanınmaması, devletin aile bütünlüğünü koruma ödevine de aykırıdır” ifadelerini kullandı.
Öğretmenliğin kariyer mesleği haline getirilmesini öngören “Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi” CHP’li komisyon üyelerinin, söz konusu teklifin Anayasa’ya aykırılığına ve öğretmenlerin ihtiyaçlarına karşılık vermediğini savunmasına rağmen TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda yaklaşık 14 saat süren görüşmelerin ardından kabul edildi.