Körfez fonlarına rağbet artıyor, petrol gelirleri küresel anlaşmalara akıyor
Küresel piyasalarda likidite sıkışıklığı yaşanırken tıpkı 2008 krizinde olduğu gibi Körfez varlık fonları yatırım kanallarını genişletiyor …
Küresel piyasalarda likidite sıkışıklığı yaşanırken tıpkı 2008 krizinde olduğu gibi Körfez varlık fonları yatırım kanallarını genişletiyor. Uzmanlar, Körfez sermayesinin zaman içinde yatırım kapasitesini artırdığını ve doğrudan yatırımlara yöneldiğini söylüyor.
2008’de likidite dünya piyasalarından buharlaştığında Körfez’in en zengin monarşileri, Citigroup gibi Batılı bankaların hisselerine ya da İngiliz futbol kulübü Manchester City ve Londra’nın en büyük mağazalarından biri olan Harrods gibi değerli varlıklara yatırım yaparak devreye girmişti. Körfez sermayesi o gün olduğu gibi bugün de iş başında.
Emtia piyasasından gelen nakitle dolup taşan ve 3 trilyon dolardan daha büyük bir meblağı kontrol eden bölgenin en büyük devlet fonları halihazırda küresel anlaşmalara milyarlarca dolar akıtıyor ve kırılgan piyasa koşullarında şirketler açısından son çare niteliğindeki fon sağlayıcısı rolünü üstleniyor.
KÖRFEZ’E RAĞBET ARTIYOR
2008 mali krizinden bu yana geçen sürede ucuz paraya ve yatırımcılara erişim arttığından şirketlerin yüzünü Körfez’e dönmesini gerektirmeyecek bir ortam oluştu. Bu finansman kaynakları kurumaya başladığında bölgenin petrol zengini devletlerine rağbet yeniden arttı. Bu da Körfez sermayesine, varlıklarını iyi bir şekilde seçme ve petrole bağımlılıktan uzaklaşma stratejisini kuvvetlendirme fırsatı veriyor.
Bloomberg’e konuşan ve gelişmeleri yakından takip eden bir kaynak, New York’tan Londra ve Singapur’a kadar dünya genelindeki büyük anlaşmalar için Körfez fonlarının arandığını söyledi. Kaynağa göre, ABD merkezli bir yatırım bankası bölgenin en büyük para yöneticilerinden birini 20 milyar dolarlık bir anlaşmaya yatırım yapması için ikna etmeye çalışıyor.
İsmi belirtilmeyen, dünyanın en büyük yatırım şirketlerinden birinin üst düzey bir yöneticisi de piyasaya bir süredir normalden daha fazla Orta Doğu parasının geldiğini söylüyor.
ORTA DOĞU VE AFRİKA DIŞINA 28,6 MİLYAR DOLAR
Bloomberg’in derlediği verilere göre, bölgenin en büyük devlet varlık fonları bu yıl Orta Doğu ve Afrika dışında en az 28,6 milyar dolar değerinde satın alma işlemine katıldı. Verilere göre bu, 2021’e kıyasla yüzde 45 artış anlamına geliyor ve kayıtlardaki herhangi bir dönemden daha fazla yatırım yapıldığına işaret ediyor.
Sadece son birkaç ayda Körfez fonları, New York merkezli varlık yöneticisi Fortress Investment Group’tan, İsveç merkezli finans ve teknoloji şirketi Klarna’ya ve İngiliz otomobil üreticisi Aston Martin Lagonda Global Holdings Plc.’e kadar çeşitli düzeylerde satın alma işlemleri gerçekleştirmek üzere görüşmelere katıldı.
Körfez sermayesi tarihsel olarak kırılganlığın yüksek olduğu ve değerlerin düştüğü dönemlerde çekici fırsatları kovalamış olsa da bu seferki temel fark teknoloji ve sağlık hizmetleri gibi sektörlere yönelmeleri. Özel sermaye şirketlerini destekliyorlar ve daha doğrudan anlaşmalar yapmak için büyük kuruluşlarla kurdukları ilişkilerden yararlanıyorlar.
‘YATIRIM STRATEJİLERİ SOFİSTİKE HALE GELDİ’
Danışmanlık şirketi Eurasia Group’un Orta Doğu ve Kuzey Afrika başkanı Ayham Kamel, Körfez’deki devlet varlık fonlarının yatırım stratejilerinde daha sofistike hale geldiğini belirtiyor.
Petrol gelirlerinin hızla harekete geçirilebilmesi nedeniyle küresel piyasa koşullarının da Körfez’in yükselişini desteklediğini ifade eden Kamel, anlaşmaların alternatif bir uluslararası gelir akışı geliştirmeye yardımcı olduğunu söyledi.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoon Bin Zayed liderliğindeki holding Royal Group bu süreçte yüksek profilli anlaşmalar için önemli bir güzergah haline geldi.
YATIRIMLAR HIZLA ARTIYOR
Firma, Hindistanlı sanayici Gautam Adani ve Kolombiyalı bankacı Jaime Gilinski de dahil olmak üzere milyarderlerle birlikte yatırımlar yaparken SoftBank Group yöneticisi Rajeev Misra tarafından başlatılan yeni bir fona da kaynak aktardı.
BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed liderliğindeki şirket Mubadala, Almanya merkezli sigorta girişimi Wefox’u destekledi, İsveç merkezli tıbbi nakliye firması Envirotainer AB’yi satın almayı kabul etti ve ayrıca Fortress Investment’ı satın almak için görüşmelerde bulunuyor.
Öte yandan varlık fonu, Klarna’nın değeri geçen yılki 45,6 milyar dolarlık seviyeden 6,7 milyar dolara düştükten sonra yeni bir yatırımcı olarak ortaya çıktı.
Diğer anlaşmalar arasında Emirates Telecommunications’ın Vodafone’a yaptığı 4,4 milyar dolarlık yatırım yer alırken, Abu Dabi Yatırım Otoritesi, Global Infrastructure Partners’la birlikte Alman şirket VTG’yi yaklaşık 7,4 milyar dolara satın almak için bir araya geldi.
Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt’teki devlet destekli yatırım devleri de harekete geçti. Riyad merkezli kamu yatırım fonu, İngiliz otomobil üreticisi Aston Martin’deki hissesini artırıyor, Katar Yatırım Otoritesi, blok zincir endüstrisindeki anlaşmaları inceliyor ve Kuveyt Yatırım Otoritesi emlak alanındaki işlemleri izliyor.
KÖRFEZ KENDİSİNİ BATI’YLA SINIRLAMIYOR
İspanya’daki IE Üniversitesi’nde devlet fonlarına ilişkin çalışmalar yürüten Javier Capapé, Körfez fonlarının kendisini Batılı şirketlerle sınırlandırmadığını; Çin, Hindistan, Singapur ve başka yerlerdeki yatırımcılara yönelerek ağlarını genişlettiğini belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yakın zamanda BAE ve Suudi Arabistan’la ilişkilerin düzelmesiyle birlikte ticari, sanayi, kültürel ve turizm ilişkilerin geliştirileceğini söylemişti. Erdoğan kapsamlı ekonomik anlaşmalara varılması için söz konusu iki ülkeyle müzakerelerin yürütüldüğünü ifade etmişti.
TÜRKİYE’DEKİ KATAR YATIRIMLARI
Öte yandan son yıllarda Türkiye’yle siyasi ve ekonomik ilişkilerini geliştiren Katarlıların da ülkede birçok yatırımı bulunuyor. Yatırım yapılan sektörler arasında gayrimenkulden finansa, sanayiden medyaya birçok alan yer alıyor.
Katar’ın Türkiye’de satın aldığı veya ortak olduğu mülk ve şirketlerden bazıları şu şekilde: Digiturk, Finansbank, Abank, Borsa İstanbul, Beymen, Network, BMC, İstinye Park, Antalya Limanı, SeaPearl Ataköy, Banvit, Şehzade Burhanettin Efendi Yalısı, Süleymaniye kentsel dönüşüm projesi.
SİYASİ OLARAK DA KUVVETLENİYORLAR
Yatırımların artması, bazı küresel şirketleri bölgeye ek personel kaydırmaya teşvik ediyor. BAE’nin ticari başkenti Dubai, son zamanlarda serbest yatırım fonlarını kendisine çekerken, daha büyük para yöneticileri Suudi Arabistan’da yeni ofisler bakıyor.
Dünyayı halihazırda pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ve yüksek enflasyon gibi gelişmeler derinden etkilerken ekonomik etkinliğini artıran Orta Doğu liderleri siyasi olarak da ellerini kuvvetlendiriyor.
ABD Başkanı Joe Biden, Suudi Arabistan’ın fiili hükümdarı Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’la bu ay bir araya geldi ancak petrol üretiminin artmasını sağlayacak bir taahhüt alamadan ayrıldı.
Körfez’e rağbetin artmasında enerji fiyatlarını tırmandıran savaş kaynaklı arz sıkıntıları da etkili oldu. Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı Suudi Arabistan, ham petrol ihracatından günde 1 milyar dolara yakın kazanıyor. Dünyanın önde gelen LNG üreticilerinden biri olan Katar da Avrupa’nın Rus enerjisinden uzaklaşma girişimlerinden kazançlı çıktı.
Doha’nın enerji ihracatı, 2014’ten bu yana ilk kez bu yıl 100 milyar dolara ulaşacak. Öte yandan BAE, OPEC’in üçüncü en büyük üreticisi ve başkenti Abu Dabi, küresel olarak 1 trilyon doların üzerinde bir varlık fonu sermayesini yöneten birkaç noktadan biri.
‘YETENEKLERİNİ ARTIRDILAR’
Javier Capapé zamanla söz konusu ülkelerin yatırımlarının farklı bir noktaya evrildiğini belirtiyor.
Capapé, “Varlık fonları ilk etapta sınırlı ortaklıklarla yola çıktı, ikinci etapta ortak yatırımcı oldu, üçüncü etapta yatırımcıları yönlendiren bir noktaya geldi. Ekip oluşturdular, strateji geliştirdiler ve doğrudan yatırım yetenekleri artırdılar” ifadelerini kullandı.