Kültür sanat davasında kadının adı yok
İKSV’nin kültür politikaları çalışmaları kapsamında Prof. Dr. Itır Erhart tarafından hazırlanan 10. raporu kültür-sanat alanında çalışan …
İKSV’nin kültür politikaları çalışmaları kapsamında Prof. Dr. Itır Erhart tarafından hazırlanan 10. raporu kültür-sanat alanında çalışan kadınların maruz kaldığı ayrımcılığın boyutlarını ortaya koydu.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) kültür-sanat dünyasında toplumsal cinsiyet konusunu ele alan bir araştırmaya imza attı. Kültür sanat sektöründe çalışan çoğunluğu sanatçı 157 kadınla yapılan anketin sonuçları, kurumun 10’ncu ‘Kültür-Sanat Dünyasında Toplumsal Cinsiyet: Tartışmalı Konular, Yapısal Sorunlar ve Çözüm Önerileri’ raporunda yayımlandı. Türkiye’de yaratıcı sektörlerin nasıl daha eşit, adil ve kapsayıcı hale gelebileceğini ele alan rapor, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Itır Erhart tarafından kaleme alındı. Kültür-sanat dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliğini konu alan bu araştırmada; kamu kurumları, sendikalar ve meslek örgütleri, sanat okulları, yapım şirketleri ve sivil toplum kuruluşları gibi pek çok paydaşın sorunların çözümüne katkı vermesi için somut öneriler de sunuldu.
Prof. Dr. Itır Erhart
İstanbul’daki kültür-sanat sektörü içinde, en çok istihdam sağlanan üç disiplin olan tiyatro, sinema ve müzik ekseninde hazırlanan araştırma şu noktaları gözler önüne serdi:
RAPORDA ÖNE ÇIKANLAR
■ Ankete katılan sektör çalışanı kadınların yüzde 52’si cinsiyete dayalı ayrımcılık yaşadığını belirtiyor; sinema ve tiyatro sektöründe kadın yönetmen sayısının ve kadınlar için yazılan rollerin azlığına dikkat çekiyor. Ayrımcı davranışlara karşı mücadelede izlenen yolların başında ayrımcılığı yapan kişiyle yüzleşmek geliyor.
■ Müzik, tiyatro ve sinema alanında toplumsal cinsiyet temelli rol ve görev dağılımı var; ses, ışık tasarımı, görüntü yönetmenliği, kurgu gibi alanlara erkekler egemen.
■ Ankete katılanların sadece yüzde 62’si sigortalı.
■ Kadın olmanın kariyerleri üzerinde olumsuz etkisi olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 53 iken erkek olmadıkları için dezavantaj yaşadığını belirtenlerin oranı yüzde 63.
■ Her 10 katılımcıdan 6’sı çalıştığı sektörde taciz/mobbing yaşadığını söylüyor. Katılımcıların yüzde 62’si bu durumda ne yapılması gerektiğini bildiğini belirtiyor.
■ Araştırmaya katılanların yüzde 81’i iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığını düşünüyor.
■ Çalıştıkları sektörde profesyonel gelişimlerine yönelik destek mekanizmaları olmadığını söyleyen kadınların oranı yüzde 81.
■ Kadınlar ve erkekler için “bakımlı olmak”, “rol seçmesine hazır olmak” farklı anlamlara geliyor. Erkek beyaz bir gömlek ya da tişörtle hazır olurken kadının cinselliğini ön plana çıkaracak şekilde giyinmesine, makyaj yapmasına yönelik beklenti sektörde halen devam ediyor. Aldıkları tepkiler nedeniyle, kadınlar arasında, seçtikleri kostümlerden kullandıkları dile kadar otosansüre başvuranlar oluyor. Bu tercihleri yapmak durumunda bırakılmalarını sanata müdahale olarak değerlendirenler de var.
■ Cinsiyete dayalı ayrımcılığa karşı alınması gerektiği düşünülen önlemler içinde ilk sırada yüzde 23 ile “yasal düzenlemeler” ve “toplumsal cinsiyet eşitliğine eğitim müfredatında yer verilmesi” (yüzde 23) geliyor. Bu alanda örgütlenilmesi gerektiğini belirtenlerin oranı ise yüzde 20.
■ Katılımcıların yüzde 40’ı pandeminin çalıştıkları sektörlerde toplumsal cinsiyet eşitliğine olumsuz etki ettiğini belirtiyor.