Kelebek Magazin

Kuraklık krizi: Son 40 yılda üç katına çıktı

Dünya çapında kuraklıkla mücadele zorlaşırken, yeni bir araştırma 1980’lerden bu yana kurak bölgelerin üç katına çıktığını ortaya koyuyor. Lancet Countdown on Health and Climate Change adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmaya göre, geçen yıl yeryüzündeki karasal alanların yüzde 48’i en az bir ay boyunca aşırı kuraklıktan etkilendi. 1980’lerde bu oran yüzde 15’ti.

Araştırmaya göre, dünya topraklarının yüzde 30’u ise 2023’te üç ayı aşan sürelerde aşırı kuraklık yaşadı. Uzmanlar, kuraklığın hem suya ve gıdaya erişimde hem de sağlık ve ekonomi gibi alanlarda kritik riskler doğurduğunu vurguluyor. Aşırı kuraklık koşulları bir bölgede altı ay süren yetersiz yağış ve toprak nem kaybıyla oluşuyor. Uzun süreli kuraklık; su kaynaklarını, gıda üretimini, enerji tedarikini ve altyapıyı tehdit ederek halk sağlığını ve güvenliğini doğrudan etkiliyor.

Özellikle Güney Amerika, Orta Doğu ve Afrika Boynuzu’ndaki kuraklık artışı endişe verici boyutlara ulaşmış durumda. Amazon ormanlarında bitki örtüsünün azalması yağmur döngülerini olumsuz etkiliyor ve kuraklık kısır döngüsüne yol açıyor. Kuraklık ve aşırı yağışlar bazı bölgelerde aynı anda etkisini gösteriyor; sıcaklık artışı toprağı kuruturken okyanusların ısınması daha fazla buharlaşmaya yol açarak karalarda aşırı yağışları tetikliyor. Küresel ısınma, kuraklık ve seller arasında karmaşık bir ilişki olduğu belirtiliyor.

151 MİLYON KİŞİ GIDA KRİZİ İLE YÜZ YÜZE

Bu kriz aynı zamanda sağlık açısından da ciddi sonuçlar doğuruyor. BBC’de yer alan habere göre; Lancet Countdown’ın çalışması, artan sıcaklıklarla birlikte yetersiz beslenme ve salgın hastalıkların da arttığını ortaya koydu. Kuraklık, geçen yıl 151 milyon kişiyi gıda güvencesizliği ile yüz yüze bıraktı. Ayrıca, sıcaklık artışı ile bağlantılı ölümler yüzde 167 oranında artarken, dang humması, sıtma ve Batı Nil virüsü gibi bulaşıcı hastalıklar daha önce görülmeyen bölgelere yayıldı.

KURAKLIK VE SELLER NİYE AYNI ANDA ARTIYOR?

Orta Doğu’da su kıtlığı nedeniyle yaşam koşulları zorlaşıyor. Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke’de su kaynakları tükendiği için halk içme suyuna erişimde ciddi sorunlar yaşıyor. Temiz su bulamayanlar kirli yeraltı sularına yöneliyor ve bu durum hastalıkların yayılmasına yol açıyor. Sudan gibi ülkelerde ise kuraklık ve seller halkın sağlığını ve geçim kaynaklarını tehdit ediyor. Sudanlı Nyakuma, sel felaketinde büyükbaş hayvanlarını kaybetmiş ve ailesi hükümet yardımıyla hayatta kalmaya çalışıyor.

Kuraklık, seller ve sıcak hava dalgalarının artmasıyla su baskınları da daha sık ve yıkıcı hale geliyor. Toprağın bitki örtüsünü kaybetmesiyle yağışlar sonrasında su toprağa sızmak yerine yüzeyde akarak ani sel felaketlerine yol açıyor. Uzmanlar, aşırı kuraklığın ardından gelen su baskınlarının tarım ve gıda güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor.

Lancet Countdown’ın yöneticisi Marina Romanello, iklim değişikliğiyle başa çıkmak için dünya çapında hızlı bir adaptasyon gerektiğini vurguluyor. Romanello, “İklim hızla değişiyor ve sistemlerimizi bu yeni koşullara uyumlu hale getirmedik. Küresel sıcaklıklar daha fazla arttıkça etkiler daha yıkıcı olacak” uyarısında bulunuyor.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ