Kelebek Magazin

Nesli tükenme tehdidindeki alageyikler yavrularıyla görüntülendi

Dünyadaki doğal yaşam alanları sadece Antalya’nın Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olan ve nesli tehlike altında bulunan alageyikler …

Dünyadaki doğal yaşam alanları sadece Antalya’nın Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olan ve nesli tehlike altında bulunan alageyikler, yavrularıyla görüntülendi.

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün bilgilerine göre son buzul çağı öncesinde Avrupa’daki nesli tükenen alageyiklerin (dama dama), dünyadaki saf ırk olarak tek doğal yayılış alanı Antalya Düzlerçamı bölgesinde bulunuyor.

Anadolu topraklarındaki geçmişi, Hititler dönemindeki resim ve kalıntılar ile Van ve Tuz Gölü’nün güneyi ile Marmara gibi değişik yörelerde bulunan fosillerden yola çıkarak binlerce yıl önceye dayandırılan alageyiklerin neslinin sürdürülmesi için 1966’da Düzlerçamı bölgesi, yaban hayatını koruma alanı olarak ilan edildi.

Popülasyonu oldukça azalan ve nesli tükenme tehlikesi altında olan alageyikler için 2002 yılında Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası içerisinde doğal yaşamlarını sürdürebilecekleri 521 hektar büyüklüğünde Eşen Adası Yaban Hayvanları Üretme Yeri oluşturuldu.

Doğa ve Milli Parklar Müdürlüğünün çalışmaları sonucunda burada insan eli değmeden güvenli bir şekilde popülasyonları artmaya başlayan alageyiklerden elde edilen yavrular, Düzlerçamı’nın yanı sıra başka bölgelerde de doğal yaşam alanları oluşması amacıyla Aydın’daki Dilek Yarımadası ve Antalya’nın Manavgat ilçelerine gönderildi.

Bölgede özgürce yaşamlarını sürdüren alageyikler akşam saatlerinde otlamaya çıktıkları sırada AA ekiplerince görüntülendi. Alageyiklerin çok sayıda yavrusunun bulunduğu da gözlendi.

Üretim yeri şefi veteriner Ertürk Reçber, Eşen Adası Yaban Hayvanları Üretme Yeri’nde 99 yetişkin ile bu yıl dünyaya gelen 30 yavrunun bulunduğunu söyledi.

Üretilen hayvanları başka bölgelere de gönderdiklerini hatırlatan Reçber, “Burası saf alageyik ırkının yaşamını sürdürmesi için adeta bir gen merkezi. Bu yıl dünyaya gelen 30 yavrudan belki bazıları da başka bölgelere bırakılarak alageyiklerin yayılım alanları arttırılacak. Böylece yüzlerce yıldır olduğu gibi alageyiğin Türkiye’ye yayılmasını sağlayabiliriz. Marmara’nın güneyinde de inşallah bu alageyikler bir gün yeniden özgürce yaşamaya başlar.” dedi.

Alageyiklerin oldukça hassas hayvanlar olduğuna dikkati çeken Reçber, şöyle konuştu:

“İnsanları asla yanlarına yaklaştırmıyorlar. En ufak sesten etkileniyorlar. Bölgede çalışma yaparken kokumuz yayılmasın diye parfüm, kolonya kullanmıyoruz. Saha içerisinde 75 dönümlük alageyiğin sevdiği yiyeceklerin yetiştirildiği meralar var. Bazen yonca otu gibi kuru otlarla da destekleme yapıyoruz. Sahanın içerisinde doğal besin kaynaklarına ek olarak alageyiklerin bu şekilde beslenmelerini sağlıyoruz. Alageyikler burada yabaniliklerini koruyor. İnsana alışmadan, insan görmeden kendi hallerinde doğal ortamlarında büyüyorlar, çiftleşiyorlar. Bu da saf alageyik ırkının korunması bakımından çok önemli.” (AA)

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ