Ortopedik tümörlere dikkat: Hareketsizliğin sebebi bu olabilir
Ortopedik tümörlerin %99’u iyi huyludur, ancak kötü huylu tümörlerin zamanında tedavi edilmemesi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Uzmanlar, erken teşhis ve tedavinin önemine dikkat çekiyor.
Doç. Dr. Muhammet Salih Aya, hayatın herhangi bir döneminde insan vücudunun herhangi bir bölümündeki hücrelerin asli görevlerini düzenleyen kurallara uyum göstermeyerek, kontrolsüz şekilde sınırsız çoğalmasıyla ortaya çıkan kitlenin tümör ya da neoplazm olarak adlandırıldığını söyledi.
Kemik ve yumuşak doku tümörlerinin kemik, kıkırdak ve diğer yumuşak dokular olan kaslar, kan damarları, sinirler ve yağ dokusundan kaynaklanabildiğini anlatan Ayas, “Tümörler klinik gidişatlarına ve patolojik niteliklerine göre iki ana gruba ayrılır. Bu ayrım hem tedavi hem de takip için çok önemlidir” diye konuştu.
Ayas, ortopedik tümörlerde en sık karşılaşılan belirtinin ağrı ve şişlik olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Kitle bazı durumlarda ağrı ile kendini belli etmeyebilir. Aynı şekilde kitle fark edilmeden ağrı da oluşabilir. Bunlara ek olarak hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, sinir yolu üzerinde karıncalanma, hissizlik, aşırı hassasiyet gibi ek belirtilerle görülebilir. Hatta bazı durumlarda hastalar farklı bir durum için çekilmiş olan radyolojik görüntülerde tesadüfen görülen lezyonlar ile tümörünün olduğunu öğrenebilir. ”
Herhangi bir uzvunda ağrı, şişlik, uyuşma, karıncalanma, hissizlik, aşırı hassasiyet gibi şikayetleri olan kişinin, özellikle de travmadan bağımsız inatçı, geçmeyen semptom mevcutsa mutlaka bir ortopedik onkolojik cerrahına muayene olması gerektiğine dikkati çeken Ayas, “Kanser tanısı almış ve hastalığıyla ilgili medikal onkoloji takibinde olan hastaların da kemik ağrıları önemsenmeli ve mutlaka ağrı olan uzvun ortopedik onkolojik cerraha yönlendirilerek muayene edilmesi sağlanmalıdır” dedi.
“Ortopedik tümörlerde yaş çok önemli ve bir yönlendirme kriteridir”
Ayas, ortopedik tümörlerde yaşın çok önemli ve bir yönlendirme kriteri olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Ortopedik tümörlerin yüzde 99’u iyi huyludur. Fakat hayati tehdit eden geriye kalan yüzde 1’den az olan kötü huylu tümör dikkate alınmalı, tedavisi aksatılmadan yapılmalıdır. Aksi halde ciddi sakatlıkla, hayatı tehdit eden hatta ölümle sonuçlanabilen durumlar ortaya çıkabilmektedir. Ortopedik tümörler her yaşta görülmekle birlikte bazı tümörler bazı yaşlarda daha sık görülmektedir. 20 yaş altı bazı kötü huylu tümörleri osteosarkom ve Ewing sarkomu daha sık görülürken, 40 yaş üstü daha çok vücuttaki bir kanserin kemiğe metastazlarını daha sık görmekteyiz.”
Tedavi öncesi tanının kapsamlı araştırmayla elde edilen temel bilgilere dayandığını aktaran Doç. Dr. Ayas, “Bu temel bilgiler hastanın tıbbi öyküsü, yapısal semptomları, fizik muayenesi ve radyolojik görüntülemesi vardır. Tanının son ve en önemli basamağı olan biyopsi tüm bu işlemler sonrası tanıda hala şüphe var ise mutlaka yapılmalıdır” diye konuştu.
Ayas, cerrahi işlemler arasında açık-kapalı biyopsi, tümörlerin çıkarılması, kemik veya eklem protezlerinin yerleştirilmesi, kemiklerin onarımı ve yeniden yapılandırılmasının yer aldığını belirterek, “Kötü huylu tümörlerin tedavisinde yardımcı tedavi yöntemleri olarak kemoterapi ve radyoterapi de bulunmaktadır. Kötü huylu tümörlerin tedavi ve takipleri birçok hekimin katıldığı konseyler ile belirlenmekte ve yürütülmektedir. Bölümler arası multidisipliner ciddi bir ekip çalışması ortopedik onkolojik tümörlerde sıklıkla gerekmektedir” ifadesini kullandı.