Pamuk tarlasından beyaz perdeye uzanan bir hayat
Türk sinemasına ‘Umut’, ‘Muhsin Bey’, ‘Kapıcılar Kralı’, ‘Namus Borcu’ gibi filmler kazandıran yapımcı Abdurrahman Keskiner, hayat hikayesini …
Türk sinemasına ‘Umut’, ‘Muhsin Bey’, ‘Kapıcılar Kralı’, ‘Namus Borcu’ gibi filmler kazandıran yapımcı Abdurrahman Keskiner, hayat hikayesini anlattı: “Çiftçiliği bıraktım, filmci oldum. 55 yıl bu sektörde kaldım, hiç pişmanlık yaşamadım.”
Kemal Sunal, Yılmaz Güney, Türkan Şoray, Nebahat Çehre, Şener Şen gibi oyuncularla çalışan, ‘Bir Çirkin Adam’, ‘Umut’, ‘Muhsin Bey’, ‘Kapıcılar Kralı’, ‘Namus Borcu’ gibi 60’tan fazla filmin yapımcılığını üstlenen 81 yaşındaki Abdurrahman Keskiner, Türk sinemasına yaptığı katkılarla ‘Türkiye’nin sanat çınarları’ arasında yer alıyor.
Birçok filmin tanıtımına da destek olan yapımcının hayatı, ‘Bir Zamanlar Yeşilçam: Abdurrahman Keskiner’ ismiyle belgesel oldu.
Antalya’da bu yıl 59’uncusu gerçekleştirilen Altın Portakal Film Festivali’ne katılan Keskiner, sinema dünyasında geçen 55 yıllık hayatını anlattı.
“PAVYONDA ÇALIŞAN BİR GARSON ÇAĞIRDI”
Sinemayla 1965’te tanıştığını belirten Keskiner, o dönemde çiftçilik yaptığını ve pamuk işiyle uğraştığını belirtti.
Pamuk tarlasından dönerken pavyonda çalışan bir garsonun kendisini çağırmasıyla Yılmaz Güney ve Erol Taş ile tanıştığını anlatan Keskiner, “Kendilerini eve davet ettim ancak Nebahat Çehre de olduğu için otelde kalmayı tercih ettiler. Ertesi gün beni otele davet ettiler, kahvaltıda buluştuk ve film için lazım olacak mekanları değerlendirdik. Film için lazım olan her şeyi onlara temin ettim. Çiftlik, ev, cezaevi, atlar, silahlar gibi. Böylece sinemaya girdim.” dedi.
Keskiner, film çekimi bittikten sonra sanatçıların Osmaniye’den ayrıldığını, kendisinin de pamuk hasadını tamamladıktan sonra İstanbul’a ağabeyi ve ablasının yanına gittiğini ifade etti.
“YILMAZ GÜNEY ‘BANA SENİN GİBİ BİRİ LAZIM’ DEDİ”
25 gün sonra Şişli’de otobüs durağında Yılmaz Güney’in şoförü ile karşılaştığını ve şoförün kendisini Güney’in yanına götürdüğünü anlatan Keskiner, şöyle devam etti:
“Sete gittik, Yılmaz ile sarıldık. Akşam da Yılmaz, Nebahat ile akşam yemeğine çıktık. Orada Yılmaz bana birlikte çalışmayı teklif etti. Ben de ‘Sizin işinizi bilmem, ben bir çiftçiyim.
‘ dedim. Yılmaz da ‘Bana senin gibi biri lazım’ dedi. Ablamla konuştum, o da kış döneminde çalışabileceğimi söyledi. Önce bahara kadar bu işi yapmayı planlıyordum ancak hayatım sinema oldu. Önce Yılmaz Güney ile bir yapım şirketine ortak olduk. Sonra filmleri çekmeye başladık. Çiftçiliği bıraktım, filmci oldum. 55 yıl bu sektörde kaldım, hiç pişmanlık yaşamadım. Güzel bir yaşam oldu.”
“UMUT’, CANNES’A TÜRKİYE’DEN GÖNDERİLEN İLK FİLM OLDU”
Yapımcılığını üstlendiği filmlerin festivallerde gösterildiğini ve ödüller aldığını kaydeden Keskiner, “Cannes Festivali’nde ilk defa stant açan adamım, ‘Umut’ filmimiz de Cannes Festivali’nde Türkiye’den gönderilen ilk film oldu.” diye konuştu.
1982 Cannes Film Festival’inde büyük ödül Altın Palmiye’yi kazanan ‘Yol’ filminin yapımına da önemli katkılarda bulunduğunu vurgulayan Keskiner, “Film için Fransa’ya gittik. Kaldığımız otelin girişindeki gazetede ‘En iyi film, Yol, Türkiye’ diye yazıyordu. Saatlerce seyrettim, hem de ağladım. Çünkü çok emek vermiştik, hiç unutamayacağım mutlu günlerden birisiydi” ifadelerini kullandı.
Sinema hayatı boyunca çok sayıda sansür olaylarıyla karşılaştığını ifade eden Keskiner, ‘Umut’ filminin çekildiği dönemde Türkiye’de sansüre uğradığını ve 5 yıl boyunca mahkemelerde uğraştığını anlattı.
Artık herhangi bir projede yer almadığını belirten Keskiner, “Ben defteri kapattım, gençlere bıraktım.” diyerek sözlerini noktaladı. (AA)