Reşat Nuri Güntekin’in vefatının üzerinden 66 yıl geçti
Başta ‘Çalıkuşu’ romanı olmak üzere, Türk edebiyatında klasiklere imza atan yazar Reşat Nuri Güntekin’in vefatının üzerinden 66 yıl geçti.
Reşat Nuri Güntekin askeri tabip Nuri Bey ve Kars valisi Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Hanım’ın oğlu olarak 1889’da İstanbul Üsküdar’da dünyaya geldi. Reşide adlı kız kardeşi çok genç yaşta ölen Güntekin, tek çocuk olarak büyüdü.
Üsküdar Selimiye’de başladığı ilk öğrenimini Çanakkale mahalle mektebinde tamamlayan yazar, bir buçuk yıl kadar Çanakkale İdadisi’ne devam etti.
Usta edebiyatçı daha sonra İzmir Frerler Mektebi’ne kayıt oldu ancak bitirmeden tasdikname alarak, İstanbul Darülfünunu Edebiyat Şubesi’nin sınavına girdi. Sınavda başarılı olan yazar, edebiyat bölümünden 1912’de mezun oldu.
Reşat Nuri Güntekin, 1927’ye kadar Bursa ve İstanbul’da çeşitli okullarda Fransızca ve Türkçe öğretmeni ve müdür olarak görev yaptı. Aynı yıl Erenköy Kız Lisesi’nden mezun olan öğrencisi Hadiye Hanım ile evlendi.
“BABAM HALK ADAMI AMA KENDİSİNİ YETİŞTİRMİŞTİ”
Güntekin çiftinin kızı Ela Güntekin, yaptığı bir açıklamada anne ve babasının evlilikleriyle şu bilgiyi vermişti:
“Annemin sesi çok güzelmiş. Okul idaresi eğitim için yurt dışına göndermeyi düşünmüş ama annemin babası izin vermemiş. Annem parıltıları olan bir kadın. Okusaydı iyi bir yere gelebilir ya da iyi bir opera sanatçısı olabilirdi. Hiç birikimi olmayan bir adamın gidip burjuva ailesinin kızıyla evlenmesi sıradan bir şey değil. Babam halk adamı ama kendisini yetiştirmişti.”
Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı müfettişliğine tayin edilen yazar, Çanakkale’den milletvekili seçiline kadar bu görevine devam etti. Güntekin, 1939-1946’da iki dönem süren milletvekilliğinden sonra tekrar müfettişliğe döndü ve 1947’de başmüfettiş oldu.
1950’DE UNESCO’NUN TÜRKİYE TEMSİLCİSİ OLDU
Reşat Nuri Güntekin, 1950’de UNESCO’nun Türkiye temsilcisi ve talebe müfettişi olarak Paris’e gitti. Emekliye ayrıldığı 1954’ten sonra ise İstanbul Şehir Tiyatroları Edebi Heyet üyeliğine seçildi.
Hüseyin Çelik, İslam Ansiklopedisindeki Reşat Nuri Güntekin maddesinde, yazarın edebiyatla ilişkisini şöyle ifade ediyor:
“Reşat Nuri, edebiyatla ilgisinin, çocuk yaşlarda teyzesinin oğlu Ruşen Eşref Ünaydın’la beraber dinledikleri lalası Şakir Ağa’nın masallarıyla başladığını, daha sonra Çanakkale’de otururlarken ev hanımlarının kendi aralarında okudukları hissi romanlara kulak misafiri olduğunu, bunlar arasında özellikle Fatma Aliye Hanım’ın Udi adlı romanını unutamadığını söyler. Fakat asıl bir süre sonra Halit Ziya Uşaklıgil’den okuduklarıyla hevesinin arttığını ifade eder. Ayrıca evde babasının Türkçe ve Fransızca edebiyat ve felsefe kitaplarını ihtiva eden oldukça zengin bir kitaplığı vardır.”
“İzmir’de Fransız misyonerlerinin çalıştırdığı Frerler Mektebi’ne devam ederken öğrendiği Fransızcası ile Batı klasiklerini tanıdı. Babasının memuriyeti dolayısıyla çocukken, daha sonra öğretmenlik ve müfettişlik yıllarında yakından tanıdığı ve müşahede ettiği Anadolu şehir ve kasabaları, insanlar, karşılaştığı olaylar, roman ve hikayelerinin zengin malzemesini oluşturmuştur. Yine çocukluğunda çadır tiyatrolarına düşkünlüğü, ilk öğretmenlik yıllarında Bursa’da Ahmed Vefik Paşa’nın yaptırmış olduğu tiyatroda seyrettiği oyunlar da bu edebi türle ciddi olarak ilgilenmesine yol açmıştır.”
İLK YAZILARI İMZASIZ YAYINLANDI
İlk gençlik yıllarında yazdığı ve imzasız yayımladığı birkaç şiir denemesinden sonra Genç Kalemler’deki ilk makalesiyle edebiyat dünyasına giren Güntekin, La Pensee Turque dergisiyle Zaman gazetesine edebiyata, özellikle tiyatroya dair makaleler yazdı.
Reşat Nuri’nin ilk hikayesi “Eski Ahbap”, Diken mecmuasında yayınlandıktan sonra ilk romanı “Harabelerin Çiçeği” 1919’da Zaman gazetesinde okuyucuyla buluştu. Aynı yıllarda Tristane Bernard’dan “Hakiki Kahramanlık” adıyla adapte ettiği ilk piyesi Hayreddin Rüşdü takma adıyla yayımlandı.
Yazara şöhret kazandıran Çalıkuşu eseri, 1922’de Vakit gazetesinde yayınlandıktan sonra aynı yıl kitap halinde yayımlandı. Çalıkuşu, o günden bugüne sürekli olarak okuyucuların ilgisini çeken ve en çok basılan romanlar arasına girdi.
Güntekin, 1923 -1924’te Mahmud Yesari, Münif Fehim ve İbnürrefik Ahmed Nuri ile Kelebek adlı haftalık mizah dergisini çıkarttı.
Tiyatro, hikaye, roman, mizah, tenkit, tercüme, uyarlama, antoloji, sözlük alanlarında pek çok esere imza atan Güntekin, 1947’de Cumhuriyet Halk Partisinin çıkardığı Memleket gazetesini yönetti.
Bazı yayınlarında Hayreddin Rüşdü, Cemil Nimet, Sermed Ferid adlarını tercih eden usta yazar, özellikle mizahi yazılarında Yıldız Böceği, Ağustos Böceği, Ateş Böceği takma adlarını kullandı.
OTURDUĞU SOKAĞA ADI VERİLDİ
Türk edebiyatının önemli isimlerinden Güntekin’in yazıları, Zaman, Vakit, Kelebek, Diken, Şair, Şair Nedîm, Temaşa, Büyük Mecmua, Edebi Mecmua, İnci, Dersaadet, Tercüman-ı Hakikat, Fikirler, Hayat, Yeni Türk, Varlık, Aydabir, Çınaraltı, Cumhuriyet, Milliyet, Resimli Şark, Ulus, Tan, Memleket, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Güneş, Muhit, Ana Yurt, Akbaba, Yedi Gün gazetelerinde okuyucuyla buluştu.
Reşat Nuri Güntekin, akciğer kanseri tedavisi için gittiği Londra’da 7 Aralık 1956’da hastalığına yenik düşerek öldü. Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilen yazarın Levent’te oturduğu sokağa ‘Çalıkuşu’ ismi, Kadıköy ve İzmir’de bir ilköğretim okuluna ve Fatih’te bir tiyatro sahnesine ismi verildi.
Yazarın başlıca eserleri şöyle:
“Çalıkuşu”, “Dudaktan Kalbe”, “Gizli El, Damga”, “Akşam Güneşi”, “Bir Kadın Düşmanı”, “Yeşil Gece”, “Acımak”, “Yaprak Dökümü”, “Kızılcık Dalları”, “Gökyüzü”, “Eski Hastalık”, “Ateş Gecesi”, “Değirmen”, “Miskinler Tekkesi”, “Harabelerin Çiçeği”, “Kavak Yelleri”, “Son Sığınak”, “Kan Davası”, “Ripka İfşa Ediyor” (AA)