Kelebek Magazin

Saatler içinde yarım yüzyıl

Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki yanık çarşıda antika saat tamirciliği yapan 63 yaşındaki Celal Yakışıklı, 10 yaşında öğrendiği baba mesleğini hâlâ …

Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki yanık çarşıda antika saat tamirciliği yapan 63 yaşındaki Celal Yakışıklı, 10 yaşında öğrendiği baba mesleğini hâlâ sürdürüyor. Sur’un ‘Celal ustası’ olarak 7’den 70’e herkesin tanıdığı Yakışıklı’ya ‘tamiri imkânsız’ denilen antika saatler Ankara, İstanbul ve İzmir’den bile kargo ile ulaştırılıyor.

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 50 yıldan beri aynı dükkânda saat tamirciliği yapan Celal Yakışıklı, evli ve 8 çocuk var… Baba mesleğinin yok olmaya yüz tutmasından yakınıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan, yok olmaya yüz tutmuş el sanatları mesleğine saat tamirciliğini de dahil edilmesini istiyor.

Yakışıklı, saate olan ilginin gelişen teknoloji, özellikle de akıllı telefonlar karşısında azaldığı için işlerinde eski yoğunluğun olmadığını söylüyor. Buna rağmen 40-50 saat sahibi olan koleksiyoner müşterilerinin de bulunduğunu belirten Yakışıklı, bu kişilerin bir saatinin lüks bir otomobil fiyatına eş değer olduğunu söylüyor.

“GENÇLER SAATİ AKSESUAR OLARAK KULLANIYOR”

Celal usta 50 yıllık hikâyesini SÖZCÜ’ye şöyle özetledi:

* 10 yaşımdayken babamın yanında çırak olarak başladım. O dönem pilli ve dijital saatler pek yoktu. Ağırlıklı otomatik, mekanik dediğimiz kurmalı saatler ile köstekli cep saatleri vardı. Bir de saat başı çalan kurmalı ahşap büyük duvar saatleri vardı. Bunları tamir ediyorduk. Ama 2000’li yılların başından itibaren jet hızıyla ilerleyen teknoloji karşısında baba mesleğimiz de yok olmaya yüz tuttu.

* Saat merakı olmayan kişi artık elindeki cep telefonundan zamanı öğreniyor, yani koluna ayrıca saat takmıyor. Saati Z kuşağı dediğimiz gençler de zamanın bir göstergesi olarak değil daha çok aksesuar olarak kullanılmaya başlandı. Az da olsa hastalık derecesinde meraklı olan koleksiyonerler var. Bunlar zaten on binlerce dolarlık saatlere sahip. Türkiye’nin birçok ilinde hatta Avrupa’da bile Diyarbakırlı müşterilerim var. Çünkü dijitalleşme yoğun biçimde hayatımıza girdiği için mekanik saat tamirinden yeni nesil ustalar pek anlamıyor. O nedenle bana kargolayıp gönderiyorlar.


“50 YILLIK EL EMEĞİMLE 8 ÇOCUK BÜYÜTTÜM”

* 50 yıllık meslek hayatımda işimi hep şevkle, aşkla yaptım, maddi gelirden ziyade bana keyif veriyor. Sabah erken gidip ‘ dükkânımı açmam, kahvaltı etmem, hemen yanı başımızdaki tarihi Ulu Camii’de namaz kılmak bana huzur veriyor.

* Eski ustaların bir kısmı artık görme problemi yaşadığı için işi bıraktı, bir kısmı yaşlanıp hayatını kaybetti, bizden sonraki nesil bu işi ne kadar götürebilir bilmiyorum ama bildiğim tek şey bu mesleğin giderek yok olmasıdır. El emeği, göz nuru olan bu meslek sayesinde ekmeğimi kazandım ve 8 çocuk büyüttüm.

“OYSA BUGÜN ONLAR ÇOK DEĞERLİ”

Farklı renklere sahip yüzlerce spor modelde saat çeşidi olduğunu ancak bunların ömrünün 1 yıl sürdüğünü ve bozulup çöpe atılan ucuz saatler olduğunu dile getiren Celal Usta, sözlerini şöyle tamamladı:

* Bu saatler o kadar kalitesiz ve ucuz ki tamir etmeye kalksan kendi fiyatını geçiyor. Bu nedenle yeni nesil gençler de alıp kullanıyor, bozulunca da sıkılıp atıyor. Evlerin salonlarında asılı olan kurmalı tik taklı saatler eski insanlara terapi gibi geliyordu. Onun sesiyle ruhunu dinlendiren öyle müşterilerim vardı benim.

* Eskiden insanlar evlerindeki el işlemeli dövme bakırları nasıl alüminyum veya plastik ürünlerle değiştirdiyse mekanik saatin değerini bilmeyen çok sayıda kişi duvar saatlerini ya hurdacıya verdi ya da bozuk diye çöpe attı. Oysa onlar bugün çok değerli, mezatlarda açık artırmalarda yüksek fiyatlara alıcı buluyor. Evinde hâlâ dededen, babadan kalan bu tarz eşyaları olanlar mutlaka korusun. Bir gün hiç ummadıkları değere kavuşabilir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ